Tüm yaptığı, canlıların; yaşadıkları ortama daha uygun hale getirilmesidir. | Open Subtitles | كل ما يفعله أنه يجعل المخلوقات أكثر تلاؤماً مع بيئتها |
Tüm yaptığı yemek, uyumak ve bira içmekti. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو أن يأكل يشرب ينام ويشرب البيرة |
- Sütün hasını kullanıyorlar. - Cidden. O çocuğun Tüm yaptığı yedi gün 24 saat manda mozarellası yapmak. | Open Subtitles | على محمل الجد، كل ما يفعله 24 ساعة في اليوم، وقال انه يجعل الموتزاريلا. |
Bana Tüm yaptığı cinayeti soruşturmak gibi geldi.. | Open Subtitles | يبدو لي كل ما يفعله هو التحقيق بجريمة قتل |
Tüm yaptığı taşkınlık ve harika olduğunu söylemesi. | Open Subtitles | لمَ لا أتخلص منها؟ كل ماتفعله هو التحدث بحماس واخبارك كم انت مذهل |
Tüm yaptığı yemek, uyumak ve tuvaletleri tıkamak. | Open Subtitles | كل ما يفعله ياكل, ينام ويلبس القبقاب لذهاب الى الحمام |
Ve Tüm yaptığı o paraları almak olan birisi Olmak istemedim. | Open Subtitles | يطلب من الناس التبرع بينما كل ما يفعله هو الأخذ. |
Tüm yaptığı buydu, tüm olan bu... geçer. | Open Subtitles | هذا ما يفعله هذا كل ما يفعله يلاحقك |
Tüm yaptığı, saçma sapan konuşmak. | Open Subtitles | مختلفا كل ما يفعله التحدث بالكلام سخيف |
Tüm yaptığı yatakta içmek ve Monkey'le tartışmak. | Open Subtitles | كل ما يفعله الان هو ان يشرب في السرير ..."ويتجادل مع "مانكي |
Pekala, eğer Pontecorvo'nun Tüm yaptığı bu klasörleri doldurmaksa belki bunlara da göz atmalıyız. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كل ما يفعله (بونتيكورفو) هو تعبئة هذه المجلدات |
Tüm yaptığı budur ve çok çabuk davranır. | Open Subtitles | هذا كل ما يفعله ويفعله بسرعة |
Tüm yaptığı çomak sokmak oluyor. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو قول الملاحظات |
Tüm yaptığı seni vurmak. Zaten kahvaltı da hazırlamıyor. | Open Subtitles | كل ماتفعله إطلاق النار عليك إنها لا تحضر الإفطار على الإطلاق |