ويكيبيديا

    "türkiye'deki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • في تركيا
        
    Duyduğum ve de şahsen inandığım bir hikayede Türkiye'deki günleri anlatılıyor. Open Subtitles قصه اخبرها لي بعض الفتيان.وهي التي اصدقها من ايامه في تركيا
    Sırbistan'daki havaalanını, Moskova, Paris arası hızlı tren hattını, Türkiye'deki gaz boru hatlarını, Makedonya'daki bir otoyol köprüsünü o destekliyor. Open Subtitles مطارات في صربيا، خط سكة حديد سريع بين موسكو وباريس وخطوط أنابيب غاز في تركيا ورسوم عبور الجسر في مقدونيا.
    Türkiye'deki dindar Müslümanlar, politik sistemi oy kullanarak değiştirebileceklerini gördüler. TED ووجد المحافظون الاسلاميون في تركيا ان التصويت هو الوسيلة الوحيدة للتغيير في تركيا
    1999'da, Türkiye'deki büyük depremde, yerel malzemeler kullanarak bir barınak oluşturmak için oraya gittim. TED وفي عام 1999، في تركيا حين حدث زلزال كبير، ذهبت إلى هناك و باستخدام المواد المحلية قمت ببناء مخيمات
    Küba'daki füzelerine karşı Türkiye'deki ABD füzeleri. Open Subtitles صواريخه في كوبا مقابل الصوراريخ الأمريكية في تركيا
    Kimse Türkiye'deki füzelerle ilgili anlaşmayı bilmiyordu. Open Subtitles فلم يكن أحد يعلم بالإتفاق الخاص بالصواريخ في تركيا
    Bir bilgisayar ağı virüsü, bu sabah, Türkiye'deki sunuculardan birinde harekete geçirilmiş. Open Subtitles فيروس الكتروني تم إطلاقه هذا الصباح من سيرفر في تركيا
    Bir bilgisayar ağı virüsü, bu sabah, Türkiye'deki sunuculardan birinde harekete geçirilmiş. Open Subtitles فيروس الكتروني تم إطلاقه هذا الصباح من سيرفر في تركيا
    Türkiye'deki dil engeliyle başa çıkabiliriz. Open Subtitles الحواجز اللغوية في تركيا يمكننا التعامل معها
    Diş hekimliği fakültesinde birinciydi ve Yusor ve Razan ile birlikte evsiz ve mültecilere özel yerel ve uluslararası kamu hizmeti projesinde yer alıyordu ve Türkiye'deki Suriyeli mülteciler için bir diş bakımı gezisi planlıyorlardı. TED كان في مقدمة زملائه في كلية طب الأسنان ومع يسر ورزان كان مشاركًا في خدمات المجتمع الخيرية دوليًا ومحليًا المقدمة للاجئين والمشردين بالإضافة لرحلة من أجل اللاجئين السوريين في تركيا
    Ve böyle diyorum çünkü Türkiye’deki sistem muteberdir. TED وأقول ذلك لأن النظام في تركيا مرموق.
    Coca-Cola su üzerinde çok çalıştı, fakat şu an Türkiye'deki yetiştiricilerle Avrupa'ya meyve suyu satmak için 17 yıllık kontratlar imzalıyorlar. Bunu da Avrupa pazarına yakın bir ürüne sahip olmak için yapıyorlar. TED كوكا كولا بدأوا في العمل على المياه، وهم الآن يدخلون في عقود تستمر لسبعة عشر عاما مع مزارعين في تركيا ليبيعوا العصار في أوروبا، وهم يفعلون هذا لأنهم يريدون أن يكون لديهم منتج أقرب للسوق الأوروبي.
    TÜRKİYE'DEKİ AŞIRI BARINAK KALABALIĞI Open Subtitles طائشة الاكتظاظ السكاني في تركيا
    Türkiye'deki bir arkeolojik kazıya kabul edildim yani tüm yaz Türkiye'deyim. Open Subtitles لقد تم قبولي في معسكر في تركيا ...لذا أنا ذاهبة إلى هناك هذا الصيف.
    Türkiye'deki füzeler gayet açık bir mesaj verdi. Open Subtitles الصواريخ في "تركيا" رسالة واضحة إن قررنا إطلاقها لن يكون لدى
    Geçen gün Türkiye'deki deprem hakkında.. Open Subtitles قرأت عنواناً طريفاً جداً في جريدة ساخرة عن الزلزال الذي حدث في "تركيا"
    Operasyonu, Türkiye'deki OÖHK ofisinden yöneteceğim. Open Subtitles سأكون المسؤول عن العملية من مكتبي هنا في "تركيا".
    Türkiye'deki İncirlik Hava Üssü'nde Amerikan nükleer silahı kalmayacak. Open Subtitles إزالة جميع الأسلحة النووية الأمريكية "من قاعدة انجرليك الجوية في "تركيا
    Türkiye'deki bir yan kuruluştan geliyorlar. Birini kontrol ettim. Open Subtitles sxg إنها من شركة تابعة لشركة في تركيا
    Dr. Jacobs, Türkiye'deki kuş gribi salgınında ön cephedeydiniz.* Open Subtitles (د.جايكبس ) انت كنت في الخطوط الاماميه في تركيا اثناء انتشار انفلونزا الطيور.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد