D.N.A, Yargıç Joseph Dredd'inkine tıpatıp uyuyor. | Open Subtitles | البصمة الوراثية مطابقة تمامآ للقاضى جوزيف دريد |
tıpatıp aynısı. Bana söylediğinin aynısı. | Open Subtitles | إنها مطابقة بالضبط هذا ما قالته لي بالضبط |
Molekülün sol kısmı, bütün bakteri türleri için tıpatıp aynı. | TED | الجزء الايسر من كل جزيء متطابق في كل صنف من انواع البكتيريا |
Belki ikimiz de tıpatıp aynıyız küçük ama çok önemli bir detay dışında. | Open Subtitles | لعلنا متطابقان تماماً فيما عدا اختلاف بسيط ولكن حاسم. |
Bu operasyonda hastanın yüzü ve vücudu tıpatıp başka birininki gibi yeniden şekillendiriliyor. | Open Subtitles | حيث المريض الوجه والجسم يشكّل ثانية إلى إشبه شخص آخر. |
Karttaki Thomas Miller, şu an burada olan Thomas Miller'a tıpatıp benziyor. | Open Subtitles | وأليس ذلك مضحكا هذا توماس ميلر يبدو تماما مثل واحدة |
Anlaşılan birbirimize tıpatıp benziyoruz. | Open Subtitles | نحن كحبتي بازلاء في برعم |
Bir hafta önce işin içine kocanıza tıpatıp benzeyen biri daha girdi. Demek haberiniz yok? | Open Subtitles | وقبل أسبوع إنضم له شخص آخر صورة طبق الأصل من زوجكِ أتعلمين ذلك؟ |
Jennifer'da kullanılan bu düğümler, 14 yıl öncekilerin tıpatıp aynısı. | Open Subtitles | هذه عقدة على جنيفر. بالضبط نفس عقدة من قبل 14 عاما. |
Kutuyu gördüm, tarifi buldum, ve tıpatıp aynısı. | Open Subtitles | رأيت الصندوق ، وجدت الوصفة وكان كانت مطابقة |
tıpatıp aynısıymış, ama daha karanlıkmış. | Open Subtitles | كان صورة مطابقة له عدا أنه كان أغمق لوناً كان تاج محل أسود |
Bir keresinde banyoda kız kardeşimle bana tıpatıp kukular demişti. | Open Subtitles | سنة واحدة في الواقع جعلتني وأختي مطابقة موموس. |
Bak, elimizde eşleşmiş 3 tane parmak izi ona tıpatıp benzeyen intihar etmiş biri ve bu ikisiyle bağlantıya geçmiş yuvarlak bir oğlan var. | Open Subtitles | إنظر، حصلنا ثلاثة بصمات مطابقة لها، منتحرة تشبهها تماماً، ولدينا شاذ مرتبط بكلتاهما. |
tıpatıp değil ama büyük benzerlikle. | Open Subtitles | نعم .. ليسا توأم متطابق و لكن يوجد بينهما شبه كبير |
Muhtemelen kendisini vuranla tıpatıp aynı olan bir silahtan atılmış kendisini vuranla tıpatıp aynı bir antik mermi ateşlemiş. | Open Subtitles | وقام بإطلاق النار برصاصة عتيقة مطابق لرصاصات قد قتل بها على الأرجح أطلق الرصاص من سلاح متطابق |
Belki ikimiz de tıpatıp aynıyız küçük ama çok önemli bir detay dışında. | Open Subtitles | لعلنا متطابقان تماماً فيما عدا اختلاف بسيط ولكن حاسم. |
Size birbirinize tıpatıp benzediğinizi söyleyen oldu mu? Her gün. | Open Subtitles | هل قال لكم أحد من قبل أنكم تبدوان متطابقان? |
Polonya'da yok ettiğin prototip bir kişinin fiziksel özelliklerini tıpatıp başka birininki gibi değiştirebiliyor. | Open Subtitles | نموذج المضاعفة بأنّك حطّمت صمّم للتشكيل ثانية الخواص الطبيعية إلى بشكل مماثل إشبه شخص آخر. |
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor. | Open Subtitles | بالاضافة الى ذلك، الإعداد كله هنا إذا نظرتم من فوق يبدو تماما مثل خريطة دوتا. |
Anlaşılan birbirimize tıpatıp benziyoruz. | Open Subtitles | نحن كحبتي بازلاء في برعم |
Kusursuz. Gelecekteki oğluna tıpatıp benziyorsun. | Open Subtitles | رائع , أنت الأن صورة طبق الأصل من أبنك في المستقبل. |
Dr. Lieber'in başına gelenlerle tıpatıp benzeşiyor gibi. | Open Subtitles | يشبه بالضبط نفس الشيء الذي حدث لليبر. |