"Benden başkasının adını taşıyamaz. Rahibi çağıralım. | Open Subtitles | و لن يحمل اسم أحد آخر سواى ابعثوا فى طلب القس |
"Benden başkasının adını taşıyamaz. Rahibi çağıralım. | Open Subtitles | و لن يحمل اسم أحد آخر سواى ابعثوا فى طلب القس |
On onsluk bir kuş bir librelik hindistan cevizini taşıyamaz. | Open Subtitles | إن خمسة طيور أونس لا تستطيع حمل رطل واحد من جوز الهند |
Bu çantayı tek başına taşıyamaz. Henry. | Open Subtitles | لن تستطيع حمل هذه الحقيبة بمفردها هنري |
- Neden? Tüm parçaları taşıyamaz, motoru sen al efendim. | Open Subtitles | لن يستطيع حمل كل الأجزاء أبق المحرك معك سيدي |
İkimizi birden taşıyamaz. | Open Subtitles | انه لن يحملنا معا. |
Ekstrem yürüyüşçüler uyku tulumu taşıyamaz. | Open Subtitles | المتسلقين المتطرفين لا يمكنهم حمل فراش لفيف |
Bu utancı kaldıramaz... onu taşıyamaz. | Open Subtitles | هو لَنْ يَكُونَ قادر على حَمْل ذلك الخزي. هو لَنْ يَكُونَ قادر على حَمْله |
- Emily'nin gördüğü yıkımın büyüklüğüne bakarsak o kadar etkili bir bombayı üstünde taşıyamaz. | Open Subtitles | -استناداً لمدى الدمار في رؤيا (إملي )، نفترض أنّه لا يستطيع حمل هذه الكمّيّة من المتفجّرات على جسده. |
İkimizi birden taşıyamaz. | Open Subtitles | لا يمكن ان يحملنا نحن الاثنين |
CIA memurları ABD sınırları içinde silah taşıyamaz. | Open Subtitles | ضباط وكالة المخابرات المركزية لا يمكنهم حمل سلاح داخل الولايات المتحدة. |
Bu utancı kaldıramaz... onu taşıyamaz. | Open Subtitles | هو لَنْ يَكُونَ قادر على حَمْل ذلك الخزي. هو لَنْ يَكُونَ قادر على حَمْله |