ويكيبيديا

    "taşıyorum" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أحمل
        
    • احمل
        
    • أحمله
        
    • أحملها
        
    • أنقل
        
    • أحملك
        
    • سأحمل
        
    • سأنقل
        
    • احمله
        
    • أَحْملُ
        
    • وأحمل
        
    • هنديتى في
        
    • لكن حملها
        
    • أقوم بنقل
        
    • انا حاملة
        
    Teşekkürler, ama acil haberler taşıyorum ve yoluma devam etmem gerek. Open Subtitles شكراً لك، ولكني أحمل إرساليات هامة ويجب أن أستمر في طريقي
    Bunu da insanların gözünü alsın diye taşıyorum. Tamam, görüşmek üzere. Open Subtitles أنا أحمل هذا الجهاز لإضاءته في عينيّ الناس، حسناً، أراك لاحقاً
    Bunu, bana neredeyse ölmek üzere olduğum günü hatırlatması için taşıyorum. Open Subtitles إنني أحمل هذه معي لأتذكر اليوم الذي كدت أن أموت به
    Her gün bana gerçeği hatırlatan 200 kamçının izini sırtımda taşıyorum. Open Subtitles احمل ندوب 200 جلدة على ظهري لتذكرني بتلك الحقيقة كل يوم
    Ve bunu gerçekten bir davet ve aynı zamanda umudun sembolü olarak taşıyorum. TED وأنا أحمله معي كرمز، للتحدي وأيضاً للأمل.
    15 metrelik yüksek dayanıklı çelik bir kablo taşıyorum tam burada. Open Subtitles أنا أحمل معي 50 قدماً من الكابل الصلب العالي الشدّة هنا.
    Aradığımda asla cevaplamayacaksak neden bu aptal şeyi yanımda taşıyorum ki? Open Subtitles لماذا أحمل هذا الجهاز السخيف إنْ لمْ تكوني موجودة حين أستخدمه؟
    Aradığımda asla cevaplamayacaksak neden bu aptal şeyi yanımda taşıyorum ki? Open Subtitles لماذا أحمل هذا الجهاز السخيف إنْ لمْ تكوني موجودة حين أستخدمه؟
    Enfiye kutumda olma sebebine gelince, bir parça parmesan peyniri taşıyorum. Open Subtitles السبب في ذلك عملية تنفستي انا أحمل قطع من جبن البارميزان
    O günden beri bu fotoğrafı hep yanımda taşıyorum. TED وقد كنت أحمل هذه الصورة معي يوميا منذ ذلك الحين.
    Yanımda hep dezenfektan el temizleyici taşıyorum çünkü lavabo, sabun, el kurutma makinesi ve ayna boyumdan yüksekte. TED أحمل معقم أيدي معي كل يوم لأن المغسلة والصابون ومجفف الأيدي والمرآة كلها بعيدة عن متناولي.
    Bu yükü çok uzun zamandır taşıyorum. Open Subtitles ظنت أحمل هذه النغزة في صدري لفترة طويلة.
    - Onun yerine burada mızrak taşıyorum. Open Subtitles لكن يتوجب عليّ أن أحمل الرماح بدلاً من ذلك
    Al, bunu aylardır yanımda taşıyorum. Open Subtitles هنا ، لقد كنت أحمل هذه شيء معي لمدة شهور.
    60 atımlık mermi, bir el bombası ve otomatik tabanca taşıyorum. Open Subtitles ، انا احمل معي 60 علبة ذخيرة . قنبلة و سلاح اوتماتيكي
    Sahip olduğum tek şey bu. Bunları korumak için silah taşıyorum. Open Subtitles انه كل املاكي احمل مسدسا لاحمي ما امتلكه
    Bunu haftalardır cebimde taşıyorum doğru anı bulabilmek için. Open Subtitles لقد كنت احمل هذا لأسابيع أحاول فيها إيجاد الوقت المناسب لأسألكِ
    büyücülükte kullanılıyor ben, bunu annemden beri taşıyorum bırak beni öldü mü? Open Subtitles .. تعلم السحر أو الكثير من تنظيف الخنازير لقد كنت أحمله معى منذ أن
    Çantasını taşımıyor ve onun yerine ben taşıyorum. Open Subtitles لم تحضر حقيبتها لذلك أنا أحملها لها
    Dünyanın neresi olursa olsun A noktasından aldığım şeyleri B noktasına taşıyorum. Open Subtitles أنقل الأشياء من النقطة أ وحتى النقطة ب في جميع بقاع الأرض.
    Şunu belirteyim, Malcolm hiçbir şey yapmadı Ve ben öğleden beri seni taşıyorum. Open Subtitles أنا اريد أن أخبرك أنني أحملك طوال النهار بينما مالكولم لا يفعل شيئاً
    Görünüşe göre ışın kılıcını ben taşıyorum. Open Subtitles من الواضح أنني سأحمل سيف الليزر
    Kalan paramı San Lorenzo'ya taşıyorum. Evrakların başıma dert olmasını istemiyorum. Open Subtitles سأنقل ما تبقى من أموالي إلى "سان لورينزو" لا أريد إتعابكَ بالأعمال الورقيّة
    Arkamda gölgem var mı diye bakma, ben onu içimde taşıyorum. TED لاتنظروا الى الشبح الذي احمله في داخلي
    Bu yüzüğü bir aydır yanımda taşıyorum. Open Subtitles تَعْرفُ، أنا كُنْتُ أَحْملُ هذا الشيءِ حول لمدّة شهر.
    Aklında bulunsun, bir helada durup ölü bir adamın Goya'sını taşıyorum. Open Subtitles ولا تهتم أني أقف علي مرحاض وأحمل لوحة جويار لرجل ميت
    - Giysi seni yanıltmasın... ben Hindistan'ı kalbimde taşıyorum. Open Subtitles صلتك إلى الهند. - اللباس هل يخدع حتى أنت؟ أبقي هنديتى في قلبي.
    Daha da kötüsü, onu sırtımda taşıyorum. Open Subtitles لكن حملها على ظهري أيضا هو الأسوء.
    Biliyorum. Bu çürük bir merdiven ki üzerinde bazı gelişmiş ekipmanlar taşıyorum. Open Subtitles أعلم، لكن السّلم غير ثابت و إنني أقوم بنقل بعض المُعدات الحسّاسة.
    Onun bebeğini taşıyorum. Open Subtitles انا حاملة بطفله.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد