Oyunun amacı sadece gerçeği taklit etmek değil... ayrıca aldanışa sevketmek. | Open Subtitles | غرض التمثيل ليس فقط تقليد الواقع و لكن أيضاً خلق الوهم |
Ama buna sahip çıkacağım, çünkü genellikle varsaydıklarımızın aksine, birini taklit etmek eşsiz birşey çıkarabilir ortaya. | TED | و لكني ماض في هذا العمل لأنه خلافا لما قد نفترض عادة، تقليد شخص ما يمكن أن يكشف لك عن شيء فريد من نوعه. |
Duyguları dışında, insanları her yönden taklit etmek üzere tasarlanmışlardı. | Open Subtitles | تم تصميمهم لمحاكاة البشر كليا بإستثناء عواطفهم |
İnsanları taklit etmek için amma uğramışlar. | Open Subtitles | ,يا اللهول مروا بالكثير من الصعاب لمحاكاة البشر |
Fakat yanılmıyorsam başkanın imzasını taklit etmek vatana ihanet sayılır. | Open Subtitles | لكن إن لم أكن مخطئاً، تزوير توقيع الرئيس سيعتبر خيانة. |
Bilgisayar oyunu, spor velinin imzasını taklit etmek. | Open Subtitles | هل انت جيد بالالعاب او الرياضه او تزوير توقيع اهلك ؟ ؟ |
Eugene Goostman adlı bir program Doğu Avrupa'dan 13 yaşındaki bir çocuğun tepkilerini taklit etmek için tasarlanmıştı. | Open Subtitles | برنامج يُدعى "يوجين غوستمان" صُمم ليحاكي ردود طفل في الـ13 من عمره من أوروبا الشرقية |
Kazanan antrenörleri taklit etmek yapabildiğim en iyi şeydi. | TED | وأفضل ما أستطيع القيام به هو تقليد المدربين الآخرين الذين سبق وأن فازوا. |
Bu geç kağıdı için annemin el yazısını taklit etmek biraz zaman aldı. | Open Subtitles | امضيت وقتا فى تقليد خط أمي لهذه الملاحظة المتأخرة |
Makoto'nun tutum ve davranışlarını taklit etmek zorunda değilim. | Open Subtitles | . إذن فليس عليّ تقليد أسلوب وحركات ماكوتو |
Jesu'yü geçerken bir parça neşeleniyoruz -- Burada mimariyi bu şekilde taklit etmek şaşırtıcı değil. | TED | نشعر بالانتشاء قليلاً ونحن نتخطى جيسو -- ليس من المدهش تقليد الهندسة المعمارية بهذه الطريقة |
Şu an yapmaya çalıştığımız şey, tahıllarda bu süreci taklit etmek için dirilen bitkilerdeki bu genleri açan çevresel ve hücresel sinyalleri anlamak. | TED | لذلك فإن ما نحاول عمله الآن هو فهم المحيط و إشارات الخلايا التي تشغل هذه الجينات في النباتات القابلة للنشور، لمحاكاة هذه العملية في المحاصيل. |
Özellikle hayatımızı taklit etmek için tasarlanmış robotlara karşı şiddetle davrandığımızda şiddetli davranış açısından sağlıklı bir dışavurum mu yoksa sadece kabalık kaslarımız için bir idman mı? | TED | عندما نظهر العنف اتجاه الروبوتات، خصوصًا الروبوتات المصممة لمحاكاة مخلوقات حية، هل هذا منفذ صحي للسلوك العنيف أم أن هذا مجرد تمرين للمشاعر العدوانية؟ |
Bundan kurtulmanın tek yolu gerçekten insan vücudunu ve biraz da vücudu kontrol eden beyindeki sinir sistemlerini taklit etmek. | TED | السبيل الوحيد للالتفاف على ذلك حاليا هي في الواقع محاكاة الجسم البشري لمحاكاة ذلك الجزء من الجهاز العصبي من الدماغ الذي يسيطر على ذلك الجسد |
Doktora öğrencilerime aktardığım, onların doktora öğrencilerine aktardığı falan bir hücre kültürüm olsaydı bile derin yüzeyaltı koşullarını aynen taklit etmek için bunu binlerce yıl hiçbir kirletici yetiştirmeden yapmak zorunda kalırdık. | TED | لذلك حتى لو زرعت خلايا ومررتها إلى طلابي في الدكتوراه، ومرروها إلى طلابهم في الدكتوراه، وهكذا، سيكون علينا القيام بذلك لآلاف السنين لمحاكاة الظروف الدقيقة للسطح العميق، كل ذلك دون زراعة أي ملوثات. |
Kağıdı taklit etmek parayı taklit etmekten daha zor diye böyle yapıyorlar. | Open Subtitles | يفعلون هذا لأنه صعب جداً تزوير الورق أكثر من الطباعة |
O zaman, bir kişinin sesini taklit etmek nasıl mümkün olur? | Open Subtitles | اذا.. كيف يمكن تزوير ومحاكاة صوت أحدهم |
İmza taklit etmek. | Open Subtitles | تزوير التواقيع |
İmza taklit etmek. | Open Subtitles | تزوير التواقيع |
Bu çatışmayı taklit etmek için kâbusları kullanır. | Open Subtitles | إنه يستخدم الكوابيس ليحاكي الصراع. |