- Tom. Bir Sicilyalı, kızının düğününde hiç bir talebi geri çeviremez. | Open Subtitles | فكما تعرفين لا يحب أى صقلى أن يرفض طلب يوم زفاف ابنتة |
Valilik adına bu talebi getirmek için gönderildim. - Sahi mi? | Open Subtitles | وقد تم إرسالي هنا لـ تسليم طلب بالنيابة عن مكتب الحاكم |
İkimizin birlikte medyada gözükmesiyle ilgili her talebi geri çevirdim. | TED | ولقد رفضت كل طلب للقيام بظهور إعلامي معا. |
Açıkçası modern tarım, bu talebi devamlı karşılayacak şekilde ayarlanamaz. | TED | الزراعة الحديثة غير قادرة على التوسع بشكل مستدام لمواجهة الطلب. |
Ama şunu bilin ki müşterim bu talebi değerlendirecek olursa parası sizden çıkar. | Open Subtitles | حسناً حسناً , ولكن لعلمك حتى إذا كانت موكلتي ستفكر بهذا الطلب ؟ |
Fidye talebi yok. Onun tarzı değil. | Open Subtitles | لا، ليس هناك مطالب للفدية هذا ليس أسلوبه |
TV röportajlarını reddettim ve ikimizin birlikte fotoğrafını isteyen her talebi de geri çevirdim. | TED | امتنعت عن المقابلات التلفازية، ورفضت كل طلب لصورنا معا. |
Bay McCoy'un şartlı tahliye talebi hakkında bir karara vardınız mı? | Open Subtitles | هل وصلتم لقرار بخصوص طلب إصلاق سراح السيد،مكوي؟ |
Bir Sicilyalı, kızının düğününde hiç bir talebi geri çeviremez. | Open Subtitles | فكما تعرفين لا يحب أي صقلي أن يرفض طلب يوم زفاف ابنته |
Alım talebi reddedildi. Bölge hala tehlike altında. | Open Subtitles | طلب الخروج مرفوض، المنطقة لا زالت ضمن المساومة |
Farklı bir tarzı olan bu generalin fidye talebi 20 milyar dolar. | Open Subtitles | من قرية إلى الشمال من هنا لقد طلب هذا الجنرال فدية |
Tek bildiğim son 2 saat içinde ofisime 40 tane görüşme talebi gelmesi. | Open Subtitles | في الساعتين الأخيرة مكتبي اِستلم 14 طلب للمقابلة. |
Ama fidye talebi yok. Kısa bir not. | Open Subtitles | هناك تهديد العنف الطبيعي، لكن لا طلب نقود أو فدية. |
Cyranose 320 talebi. 10 bin dolar. | Open Subtitles | طلب لأنف إلكتروني موديل 320 بقيمة 10.000 دولار |
Hem talebi hem de hazzı arttırabilirsiniz. | TED | ويمكنكم إحداث الطلب وتلبيته على حدٍ سواء في ذات المكان. |
Çünkü, günümüzün standartlarına göre, elektrik talebi ile elektrik arzı dengede olmak zorunda. | TED | بسبب ما تبدو عليه الأمور اليوم، الطلب على الكهرباء لابد أن يكون في توازن مستمر مع عرض الكهرباء. |
Cep telefonu ile bir talepte bulunurdunuz, ve biri bu talebi hemen alırdı. | TED | حسناً، كنت لتبعث بطلب عن طريق الهاتف المحمول، و أحد ما سوف يصله الطلب فوراً. |
Fidye talebi yok. Onun tarzı değil. | Open Subtitles | لا ، ليس هناك مطالب للفدية هذا ليس أسلوبه |
Bence bu örgüt böyle bir talebi bekliyordur. | Open Subtitles | أعتقد أن منظمة منضبطة كهذه تتوقّع مثل هذه المطالب |
Pembe Panter çalındığı için hükümetin talebi olan 12 milyon dolar ödeyen sigorta şirketleri, onlar ne yağmuruna tutacak? | Open Subtitles | وشركات التأمين الذي دفع مطلب حكومتنا 12دولار مليون لسرقة النمر الوردي |
Cinayetlerin olduğu gün sanığın talebi neydi? | Open Subtitles | في يوم الجريمه مالذي طلبه المتدعي عليه ؟ |
Brian'ın son talebi... -... Norman Exley isminde birisi içindi. | Open Subtitles | آخر هدية طلبها براين من المؤسسة كانت لرجل اسمه نورمان إكسلي |
Bir ajan onu evine götürdü fidye talebi olursa diye onunla kalıyor. | Open Subtitles | قام بعميل بأيصالها للمنزل و هو بصحبتها فى حال كان هناك اى مطالبة بفدية |
Ve o sayfalar sadece form,istatistik ve tazminat talebi değildir. | Open Subtitles | و تلك الأوراق ليست طلبات و احصاءات من أجل التعويضات |
Sayın Yargıç, davacı tarafın bu talebi arz etmek için haftalarca vakti vardı. | Open Subtitles | حضرتك، المدعي العام كان لديه اسبوع لتقديم هذا الإقتراح |
Londra'ya dönüp, Kral'a ibraz etmek için, sizin adınıza bir af talebi hazırlayacağım. | Open Subtitles | سوف أعود الى لندن وأضع نداء من أجل التسامح لصالحك يقدم إلى الملك |
Siz kefaletle serbestken, neredeyse bir yıldır ön duruşma talebi... | Open Subtitles | تم العمل على مذكرة خاصة بالمحكمة لمدة سنة تقريباً |
İş gücüne olan yoğun talebi karşılamak için de Avrupalılar Afrika'ya bel bağladı. | TED | و لتلبية الطلب الكبير على العمالة نظر الأوروبيين إلى أفريقيا |
talebi olanlar derdini söylesin | Open Subtitles | أصحاب المعاريض يتقدمون بشؤونهمـ |