Yaşamı henüz tamamlanmamış bir kitap olarak düşünün. | TED | افترضوا أن الحياة كتاب، كتاب غير مكتمل بالتأكيد. |
O kol tek başına sadece tamamlanmamış bir Filozof Taşı.... | Open Subtitles | هذه الذراع بحد ذاتها هي حجر فلاسفة غير مكتمل... |
- tamamlanmamış bir eylemi. Ertelenmiş bir eylemi. | Open Subtitles | أفكر بعمل غير مكتمل عمل مؤجل |
Bu tamamlanmamış bir tercüme. Ne söylemek istediği konusunda emin olamayız. | Open Subtitles | إنها ترجمة غير مكتملة ونحن لسنا متأكدين بالضبط مما قيل؟ |
HAKEEM KAE-KAZIM DOKTOR AWOLOWA ODUSAMl ROLÜNDE Bu tamamlanmamış bir çeviri. Ne söylendiğinden emin olamıyoruz. | Open Subtitles | إنها ترجمة غير مكتملة ونحن لسنا متأكدين بالضبط مما قيل؟ |
Arkadaşları bu isteğine uymayı reddettiler ve bu yüzden şimdi Kafka'nın yaptığı bütün çalışmalara sahibiz: "Amerika", "Dava" ve "Şato", öylesine tamamlanmamış bir eser ki, cümlenin ortasında bitiyor. | TED | رفض صديقه أن ينفذ وصيته، و بسبب ذلك، فنحن الآن نملك جميع الأعمال نملكها، أعمال كافكا: "أمريكا"، "ذا تريال"، "ذا كاسل" أعمال غير مكتملة حتى أنها تتوقف في منتصف السرد. |
şunu gördüm... tamamlanmamış bir tarama.. | Open Subtitles | مسح ضوئي غير مكتمل |
Yani tamamlanmamış bir evren olduğuna dair bir bakış gibi.. | Open Subtitles | هي أن الكون غير مكتمل الخلق |
- tamamlanmamış bir benliğin var. | Open Subtitles | لديك نفس غير مكتملة |