Gene dedik ki, 21. yüzyıl; kayan iklim bölgelerine, Kuzey Amerika ve Asya'da kuraklığa yatkın bölgelerin oluşumuna, buz örtülerinin erozyonuna, yükselen deniz seviyelerine ve efsanevi Kuzeybatı Geçidi'nin açılışına tanıklık edecek. | TED | قلنا كذلك أن القرن ال21 سيشهد تحولا للمناطق المناخية، إنشاء مناطق معرضة للجفاف في شمال أمريكا وآسيا، نآكل الصفائح الجليدية، ارتفاع منسوب مياه البحر وافتتاح الممر الشمالي الغربي الأسطوري. |
Davayı kazanacağız çünkü ilk kez bir silah şirketi eski yöneticisi eski işverenine karşı bizim için tanıklık edecek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيكسبنا القضية هو أنه للمرة الأولى لدينا مدير سابق لشركة أسلحة سيشهد ضد أصحاب الشركة وسوف يشهد لصالحنا بضمير حي |
Şahitler, zanlının yağmalamayı bizzat yönettiğine ve enkazda hayatta kalanları dövdüğüne tanıklık edecek. | Open Subtitles | الشهود ستشهد ان المتهم اشار بالنهب حرفياً وان الناجين من الحطام قد ضربوا |
Senin içki içmediğine ve kavgayı senin başlatmadığına tanıklık edecek. | Open Subtitles | أحضر نادلة من المكان الذي كنت به و هي ستشهد أنكَ لم تأخذ الشراب . و لم تبدأ القتال |
Onu daha önce içeri atamadık çünkü tanıklık edecek kimse yoktu. | Open Subtitles | نحن لم نستطيع القبض عليه من قبل, لأنه لن يشهد أحد. |
Sana anlaşma yaptığımı söyledim ama orada buna tanıklık edecek kimse yoktu, sadece ikimizdik ve yalan söylemeyi iyi bilen bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | قلت أنك حصلتي على الإتفاق لكن لم يكن هنا أحد ليشهد على هذه الحقيقة فقط أنت وأنا ولست الكاذبة المحترفة الوحيدة في هذه الغرفة |
Uykusunda öldüğü için, duman yutmasının acı ve çilesini hafifletmiş olabileceği yönünde tanıklık edecek uzmanları var. | Open Subtitles | لديهم خبراء سيشهدون ان منذ انها ماتت أثناء نومها فتنشق الدخان عزل ألمها و معاناتها في الحقيقة |
Buna tanıklık edecek birini bulursan şanslısın. | Open Subtitles | بالتوفيق في العثور على أحد سيشهد بذلك ؟ |
Bu çayevindeki herkes, sizin şahitliğinize tanıklık edecek. | Open Subtitles | كلّ شخص في هذا المقهى، سيشهد نيابة عنك. |
tanıklık edecek. Nasıl bu kadar aptal olabilirsin? | Open Subtitles | انه سيشهد كيف يمكن أن تكون بهذا الغباء؟ |
Vargas, perşembe günü duruşmasında tanıklık edecek. | Open Subtitles | إن " فارجاس " سيشهد فى قضيته يوم الخميس |
Bay Malina'ya varlıklı bir patron tarafından Florida'ya gitmesi için hayli yüklü bir para ödendiğine dair tanıklık edecek. | Open Subtitles | (سيشهد بأنّ عميل غنيّ دفع للسيّد (مالينا (مبلغ كبير من المال ليذهب إلي (فلوريدا |
Bu dosyadaki suçlamalarda tanıklık edecek misiniz? | Open Subtitles | وهل ستشهد على هذه التهم الموجودة في هذا الملف؟ |
Duruşmada bu yönde tanıklık edecek misiniz? | Open Subtitles | تقول بأنّك ستشهد بذلك في المحاكمة؟ |
Duruşmada bu yönde tanıklık edecek misiniz? | Open Subtitles | تقول بأنّك ستشهد بذلك في المحاكمة؟ |
Aile aleyhine tanıklık edecek bir mafya patronunu vuracaklardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يحاولون إطلاق النار على شرطي كان يريد أن يشهد ضد |
Size karşı tanıklık edecek birini istemezdiniz, değil mi? | Open Subtitles | لن تريد أن يشهد احد ضدك ، أليس كذلك ؟ |
Size karşı tanıklık edecek birini istemezdiniz, değil mi? | Open Subtitles | لن تريد ان يشهد احد ضدك ، اليس كذلك ؟ |
LeMaitre'nin kampına gidip sana karşı tanıklık edecek kimseyi sağ koyma. | Open Subtitles | إذهب الى مخيم "لي ميترا" وتأكد أنَّ لا أحد على قيد الحياة ليشهد ضدك. |
Kimse onun aleyhine tanıklık edecek kadar yaşamamış. | Open Subtitles | لا أحد عاش ليشهد ضده. |
Bana ve birbirlerine tanıklık edecek 30 kardeşim daha vardı. | Open Subtitles | ولدي 30 شقيقاً آخرين سيشهدون لصالحي وللآخرين |
-Günlüğü 7.500 $'a davacı lehine tanıklık edecek bir uzman olarak sizi tuttum. | Open Subtitles | لتشهد للإدعاء مقابل 7.500 لليوم ربما وقتي للبيع أيتها المحامية |
Okul hemşiresi tanıklık edecek. Başka kanıtlar da bulduk. | Open Subtitles | معلمة الانجليزية سوف تشهد و هناك دليل جديد |