tarif ettiğin tüm bunları burada Sadhif yapıyor. | Open Subtitles | كل هذا العمل الذى وصفته يقوم به ساهديف هنا |
Bir şeyler yapmalısın. Bana tarif ettiğin davranış paranoid şizofreni belirtisi. | Open Subtitles | السلوك الذي وصفته لي يشير إلى إنفصام الذعر |
"Eminim ki Matilda tarif ettiğin gibi senin saçlarına ve gözlerine sahipse, | Open Subtitles | أنا واثق أنه لو كانت الطفلة ماتيلدا لديها شعرك و عيناك كما وصفت |
Diğer taraftan, tarif ettiğin semptomları, uyku noksanlığına bağlayabiliriz. | Open Subtitles | عدا ذلك الأعراض التي وصفتها يمكن أن تكون بسبب قلة النوم |
Senin tarif ettiğin büyüklükte bir hayvan kimseye görünmeden ortalıkta dolanamaz. | Open Subtitles | حيوان بهذا الحجم الذي تصفه لن يمر دون أن يراه أحد لن يستطيع حيوان كبير غبي أن يختبئ |
Seninle konuştuktan sonra eski dosyaları senin tarif ettiğin izlere göre yeniden inceledim, ve bu kimliği belirsiz şahsı kaçırmışım. | Open Subtitles | بعد مكالمتك راجعت ملفاتنا على أي شخص به العلامات التي وصفتيها وفاتني ذلك جون دو |
Tabii Daren'a tarif ettiğin adamı polis bulamayana dek. | Open Subtitles | وبما أن الشرطة لم تجد الشخص الذي وصفتيه ل(دارين). |
Hiçbir şey tarif ettiğin şiddetli öfkeyi tetikleyemez. | Open Subtitles | لا شئ يمكن ان يشعل الغضب الاعمى الذي وصفته |
Bu arada o kare şey Hampton cıvatası ve tarif ettiğin de Manacheck manevrası. | Open Subtitles | و بالمناسبه الشيء المربع إسمه برغي هامبتون و ما وصفته للتو هي مناورة مانتشك |
Ve tarif ettiğin yastık senaryosu beni son derece zayıf gösterecek. | Open Subtitles | ومشهد الوسائد بأكمله الذي وصفته للتو يبدو ضعيفاً جداً. |
Eğer tarif ettiğin bu geçmiş doğruysa, bu bayiliği açmayı bir kenara itemezsin. | Open Subtitles | إذا كان ذلك الرجوع بالذاكرة السريع الذي وصفته للتوّ صحيحًا فلا يمكنك تحمّل ألا تفتحي هذا الامتياز |
Tamamen tarif ettiğin yaratığa benziyor. | Open Subtitles | إنه بالضبط مثل المخلوق الذي وصفته |
Yine aynı lanet manzara, aynen senin tarif ettiğin gibi. | Open Subtitles | إنّهافوضىأخرىلعينة، مثلما وصفته. |
Kendi kızım Lily ve karım ve oğlum tarif ettiğin gibi gözlerimin önüne geliyor. | Open Subtitles | .. أتخيل ابنتي (ليلي) وزوجتي .. و ابني، تماماً كما وصفت |
tarif ettiğin gibi, | Open Subtitles | لقد بنيت، كما وصفت |
PiperChat'i tarif ettiğin yerde yani. Alıntı yapıyorum: | Open Subtitles | حيث وصفت "بايد شات" وأنا أقتبس، |
Söylemek istediğim, benim de onunla az önce tarif ettiğin gibi bir anım olmuştu. | Open Subtitles | المهم هو كان لدي لحظة معه مثل الذي وصفتها |
Kilisenin dışında bir kadın vardı, çok güzeldi, tıpkı senin tarif ettiğin gibi. | Open Subtitles | كان هنالك إمرأة خارج الكنيسة جميلة جداً كما وصفتها |
tarif ettiğin belirtiler ciddi bir atak gibi geldi. | Open Subtitles | أعني الأعراض التي وصفتها بدت وكأنها رد فعل حاد |
Senin tarif ettiğin büyüklükte bir hayvan kimseye görünmeden ortalıkta dolanamaz. | Open Subtitles | سأنظر حول الغابة وأتفقد مقالب النفايات والأماكن الأخرى حيواناً بهذا الحجم الذى تصفه |
Çünkü tarif ettiğin kariyer yolundaki tek kişi benim. | Open Subtitles | لأن الشخص الوحيد في المسار الوظيفي والذي تصفه أنت هو أنا |
Sadece...hayatın pek de tarif ettiğin gibi değil. | Open Subtitles | إنه فقط حياتك ليست كما وصفتيها |
Bu doğru... tarif ettiğin kişiden çok daha ilgi çekici. | Open Subtitles | هذا صحيح... إنها أكثر روعة من التي وصفتيها لي |
Tam da senin tarif ettiğin şeylere. | Open Subtitles | الشيء الذي وصفتيه. |