Seni kucaklayıp öpecekler ve ne tatlı bir ufaklık olduğunu söyleyecekler. | Open Subtitles | و ليغمراك بالقبلات والأحضان وليقولا لك إنك ولد صغير لطيف |
- Sorun nedir? Genç ve tatlı bir hemşire sana kurabiye mi yapmış? | Open Subtitles | هل قامت ممرضة صغيرة لطيفة بخبز الكعك لك؟ |
Güzel, tatlı bir kız ve Mack'e tapıyor ama o gerçek değil. | Open Subtitles | هي جميلة و لطيفة و تعشقه لكنها ليست حقيقية |
Sen zeki, tatlı bir adamsın ve güçlüsün ve komiksin ve harika bir aşçısın ve yaşadığın tüm trajedilere karşın, hala iyi bir kalbin var. | Open Subtitles | أنتَ ذكي، لطيف و قوي و مرح و طباخ من الطراز الأول و مع كل هذهِ المآسي التي مررت بها مازلتَ تملكُ قلباً طيباً |
senden gelen birşey bekliyorum, ama senin gibi tatlı bir şey gelen. Hayalarım. Bak, Ben tatlı olmaktan çok uzağım. | Open Subtitles | لقد توقعت هذا منه لكن لم اتوقعها من فتاه لطيفه مثلك حنجرتي أترى أنا بعيده كل البعد عن الطف |
- Sıradan, tatlı bir bayana benziyor. | Open Subtitles | تبدوا انها سيده عجوزه لطيفه. |
Senin gibi tatlı bir kızdan böyle kederli bir inleme nasıl gelir? | Open Subtitles | كيف يمكن لصرخة ألم مثل هذة أن تصدر من فتاة عذبة مثلك؟ |
Ne tatlı bir çocuk. | Open Subtitles | أنها طفلة رائعة |
tatlı bir şeyler yemen gerekebilir, kan şekerin... | Open Subtitles | قد تحتاجين .. لشيئ حلو المذاق مثل سكر الدم |
Söylemeden duramayacağım, Cal, çok tatlı bir bebek oldun. | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع قولي... ولكنك طفل صغير لطيف |
Howard ile ilk tanıştığımda o kadar masumdu ki annesiyle yaşayan tatlı bir çocuktu yani. | Open Subtitles | حين قابلت "هاورد" لأول مرة بدا بريء للغاية مجرد رجل صغير لطيف يعيش مع أمه |
Ne kadar tatlı bir bebek ve ben... senin yürüyen konuşan mantarın. | Open Subtitles | طفل صغير لطيف .. وأنا الفطريات السائرة |
tatlı bir küçük kız ve iyi kalpli bir kadın neden kötü bir adamla birlikte olsunlar ki? | Open Subtitles | فتاة صغيرة لطيفة كهذه, وامرأة لطيفة، لماذا يكونون مع رجل سيء؟ |
Oh, ama çok tatlı bir kızsın sen. | Open Subtitles | اوه, ولكن يالك من فتاة صغيرة لطيفة |
Küçük tatlı bir piliç. | Open Subtitles | إنها فتاة صغيرة لطيفة. |
Güzel, tatlı bir kızcağızmış ve ölüp gitmiş. | Open Subtitles | كانت فتاة جميلة و لطيفة و قد رحلت |
Ben herkese senin ne tatlı bir çocuk olduğunu anlatırken sen rüyanda başka bir kadını görüyorsun. | Open Subtitles | أخبر الجميع كم أنت صبي لطيف... و أنت تحلم بأمرأة أخرى... |
Çok tatlı bir kız. Harika bir çift olursunuz. | Open Subtitles | أنها فتاه لطيفه ستكونون أزواج رائعين |
- Zaten tatlı bir bayan. | Open Subtitles | أنها سيده عجوزه لطيفه. |
Çünkü bütün sertliğin altında kocaman kalpli tatlı bir kadın yatıyor. | Open Subtitles | لأنه أسفل كل تلك المرارة توجد سيدة عذبة ذات قلب كبير |
Çok tatlı bir çocuk. | Open Subtitles | إنها طفلة رائعة |
Çünkü kepekli tahıl -- beyaz unla güzel, tatlı bir ekmek yapmak kolay. Beyaz un tatlı. | TED | فمن السهل جدا صناعة خبز " شهي " الطعم بواسطة الطحين الابيض فالطحين الابيض حلو المذاق |