Eğer bu bilgiyi dışarı çıkarmak için seni zorlarsam, oldukça tatsız olacak. | Open Subtitles | إذا توجب علي أخذ هذه المعلومة بالقوة منك فسيكون هذا غير سار للغايه, |
Bu görüşe göre, Machiavelli zor bir gerçeği anlayan ilk kişiydi: Politik istikrarın daha iyi olması, tatsız taktiklere ulaşmak için ne gerekiyorsa buna değer. | TED | وفقًا لهذا الرأي، كان مكيافيلي أول من يفهم حقيقة صعبة: أكبر نفع من الاستقرار السياسي يستحق أي تكتيك بغيض يلزم لتحقيقه. |
Acı yermeyen, yan etkisi olmayan, tatsız bir yöntemdi. | Open Subtitles | لا ألم. لا تشنجات. لا طعم له على الاطلاق. |
Askerlikte ben de tatsız şeyler yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | افهم هذا, انا نفسى كان يجب على ان افعل اشياء غير سارة اثناء واجباتى |
Fakat burası dayanılmaz derecede tatsız. Hiçbir şey olmuyor. | Open Subtitles | لكن هذا المكان كئيب , لا شيء يحدث هنا |
tatsız meselelerin üzerinde durmak istemem... ama eğer yakalanırsa ona neler olacağını siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | لا أريد أن أضرب على وتر الأمور غير السارة تعرفوا ذلك لكنك تعرفي ماذا يمكن أن يحدث له إذا أُخذ |
Üzgünüm. tatsız bir durum olduğunu biliyorum, canım. | Open Subtitles | اعتذر كنت اعلم انه عديم الذوق معك ياعزيزتى |
İşinin bazan tatsız olduğunu biliyorum ama seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعي أن عملك غير سارّ أحيانًا، لكنّي فخورة جدًا بك. |
Sevişirken nasıl gözüktüğünle ilgili, gözümde oldukça tatsız bir imaj canlanıyor. | Open Subtitles | أتخيل منظر غير سار جداً بشأن مظهرك أثناء المعاشرة. |
Ekselansları eğer bu hiç beklenmedik, bu tatsız haber doğruysa.. | Open Subtitles | صاحب السمو ، إذا كان هذا صحيحا، هذا غير متوقع تماما وخبر غير سار |
İnanın bana diğer seçenek çok daha tatsız olurdu. | Open Subtitles | صدقونى ، البديل سيكون غير سار على الاطلاق |
Yani ahlaksızca ya da tatsız ya da şahsınıza normalde itici gelen bir şey yaptınız mı, ya da yapmanız istendi mi? | Open Subtitles | هل فعلت ؟ أو طلبوا منك عمل أى شئ فاسق أو سئ أو بغيض إلى نفسك ؟ |
Noel Hediyesi Hayaleti, yani ben neden senin gibi tatsız, küçük bir cimriyi yemek istesin ki? | Open Subtitles | ولماذا شبح عيد الميلاد الحاضر الذي هو أنا... قد يريد ان يأكل بخيل بغيض مثلك؟ |
Ne zaman konuşsan, tatsız bir şeyler söylüyorsun, bari sessiz dur. | Open Subtitles | تقول شىء بغيض لماذا لا تبق هادئاً ؟ |
Senin ziyaretin, diğer taraftan, bana uygunsuz ve son derece tatsız geldi. | Open Subtitles | علـى النقيض ، و صولكِ بدا ليّ غير لائق و بلا طعم لأقصى درجة |
Bu sardalyeler, mesela, yavan ve tatsız. | Open Subtitles | .. هذا السردين، على سبيل المثال بدون طعم ولا رائحة |
Sizin gibi bilge bir kişiyle iki taraf için de karlı olan tatsız tartışmalara sebep olmayan bir anlaşma yapabiliriz. | Open Subtitles | وأنا متأكد بأنك بحكمتك نستطيع وضع تزتيبات... والذي سيكون مفيدآ لنا بشكل مشترك... وسيمكننا من تفادي أي مواجهة غير سارة. |
İkimiz de işlev bozukluklarıyla uğraşıyoruz. Neyse ki, benim alanımda sonuçlar sizinkiler kadar tatsız değil. | Open Subtitles | لحسن الحظ , فى طريقى ، النتائج النهائية ليست غير سارة كنتائجك |
İğrenç suçları aydınlatarak geçen tatsız bir gün daha. | Open Subtitles | يوم كئيب آخر أمضيته لحل الجرائم البشعة |
Bu tatsız karakter imgenizi, sunmak daha basit, değil mi? | Open Subtitles | عرض هذه الصورة غير السارة لنفسك سهل نوعاً ما , اليس كذلك ؟ |
Bu çirkin bir yalan ve son derece tatsız. | Open Subtitles | هذا ادعاء كاذب و على درجة كبيرة من الذوق السئ |
Çok tatsız. Hakikaten hiç tavsiye etmem. | Open Subtitles | غير سارّ ، لا يمكنُني الإيصاء بذلك بكل أمانة |
Rohypnol adında renksiz, tatsız ve kokusuz... bir ilaç vardı. | Open Subtitles | كانت هناك بضع قطرات من مخدر عديم الطعم و اللون و الرائحه إسمه الروهيبنول |
Eğer mümkün olsaydı sadece renksiz tatsız insan bedeni için bütün besinleri içeren içeceklerden içerek yaşayabilirdim. | Open Subtitles | لو كان في استطاعتي لكانت حميتي تتكون كليا من عصائر عديمة الطعم تلك التي تحتوي علي كل عناصر غذاء الحيوان الانسان |
Hepimiz Cuma günü burada tatsız bir olayın yaşandığını biliyoruz. | Open Subtitles | ... جميعنا يعلم أن شيئا ما حادثة غير سارّة حصلت هنا يوم الجمعة |
Ama bu orantısızlıkla beraber kurumlarla ilgili herşey kendisini tatsız hale getiriyor. | TED | لكن كل شئ حول المؤسسات يجعلها غير مريحة مع عدم التناسب ذلك. |
Her ayrılıkta olduğu gibi bazı tatsız anlar yaşandı tabii. | Open Subtitles | كانت هناك بعض، اللحظات الغير سارة مثل معظم الإنفصالات، لماذا؟ |