Hava yolunuzu tıkayan küçük tümörü çıkardık yani nefes alabileceksiniz ama bu tam tedavi değil. | Open Subtitles | أستئصلنا ورم صغير يعرقل مجاريكِ التنفسية وهذا سيساعدكِ في التنفس ولكنه ليس علاج |
Dördüncü evredekiler için pek yararlı bir tedavi değil. | Open Subtitles | انه ليس علاج جيد لمن هم بالمرحلة الرابعه |
İnterferon ağır metal zehirlenmesi içinde onaylı bir tedavi değil. | Open Subtitles | الإنترفيرون ليس علاجاً موثقاً لتسمم المعادن الثقيلة أيضاً |
Bu kesinlikle bir omurilik yaralanması için bir tedavi değil, ama bunun ; iyileşmeyi ve insanların yaşam kalitesini geliştirecek bir müdahaleye yol gösterdiğine inanmaya başladım. | TED | وهذا بالتأكيد ليس علاجاً لأذيات العمود الفقري ولكني بدأت أؤمن أن هذا قد يقود إلى تداخل علاجي يحسن من التعافي لدى المرضى ونوعية حياتهم |
tedavi değil ama bir gün belki... | Open Subtitles | هذا ليس علاجا لكن في يوم ما |
Yapay kan bir çözüm, ama tedavi değil. | Open Subtitles | الدماء البديلة تعتبر حلّاً لكنّها ليست علاجاً |
Tam bir tedavi değil ama sindirim yoluyla eritrositlerini almanız bağışıklığınızı güçlendirebilir. | Open Subtitles | ليس علاج متكامل, لكن طاقه الكريات الحمراء لديها عن طريق هضمهما قد تعيد المناعه للعمل |
Tamam o zaman, sana tavsiyem tedaviye devam etmen ve pastil kullanman. Ama bu, esas tedavi değil. | Open Subtitles | لنكن واضحين، نصيحتي هي لكنه ليس علاج |
Evet. Ama anlatmaya çalıştığım bu bir tedavi değil. | Open Subtitles | نعم، لكن قصدي هو أنه ليس علاجاً. |
Kan transfüzyonu bir tedavi değil. | Open Subtitles | نقل الدّم ليس علاجاً |
- Yeni Kan kalıcı bir tedavi değil, Sarah. | Open Subtitles | -لماذا؟ -الدم الجديد" ليس علاجاً دائماً (سارة)" . |
Yapay kan bir çözüm ama tedavi değil. | Open Subtitles | الدماء البديلة تعتبر حلّاً لكنّها ليست علاجاً |
Bu tedavi değil. Tamamen kurtulma da değil. | Open Subtitles | أنها ليست علاجاً بقدر ما أنها رحمــة |