Görüyorsun, kimseyi tehdit edecek keskin uçları yok. | Open Subtitles | أن السيف يجعلك مستهدفاً.. ليس مثل العصا كما ترى، لا يوجد نهايات حادة تهدد أحداً |
Uzun vadede medeniyetimizin varlığını tehdit edecek koşullar yaratıyor olabiliriz. | Open Subtitles | ربما نكون نصنع الظروف التي تهدد بقاء حضارتنا على المدى الطويل. |
Kimseyi tehdit edecek konumda değilsin sen! | Open Subtitles | و أنت لست في مكان تستطيع فيه تهديد أحد |
Kimseyi tehdit edecek konumda değilsin sen! | Open Subtitles | و أنت لست في مكان تستطيع فيه تهديد أحد |
Bu pilotun insanlarımızı tehdit edecek bir davranışı yok. | Open Subtitles | هذا الطيار لا يشكل أي تهديد على شعبنا |
Ben ve Dyson'ın da Ash'in hayatını tehdit edecek bir risk olduğunda onu uyarmak için bir tür yasal sorumluluğumuz olduğunu hatırlatmama gerek yoktur sanırım. | Open Subtitles | ناهيكِ عن ذكر أنني و(دايسون) نوعاً ما ملتزمين قانونياً بتنبيه (آش) كلما أقترب أي تهديد على حياته |
Yaşam tarzımızı tehdit edecek bir projeydi. | Open Subtitles | أنه يشكل خطراً على نمط حياتنا. |
Ama hayatımı tehdit edecek bir şey bulmadınız, değil mi? | Open Subtitles | لكنّكِ لم تجدي شيئاً يهدّد حياتي، صحيح؟ |
Denizaltımı bir el bombası ile tehdit edecek kadar cesurdun. | Open Subtitles | كنت شجاعاً لدرجة أن تهدد الغواصة بقنبلة يدوية |
Kardeşlerim sizlere hayatımızı tehdit edecek derecede ciddi haberlerim var. | Open Subtitles | أخواني أخوتي أتيكم بأخبار خطيرة. تهدد حياتنا |
Kötü adamlardan değil ama Pakistan'da kötü şeyler oluyor Avrupa'daki her ülkeyi tehdit edecek türden şeyler. | Open Subtitles | إنه ليس رجلاً سيئاً ولكن هناك أموراً خطيرة تحدث في باكستان أموراً قد تهدد اوروبا كلها |
Bugün o güçleri yine tehdit edecek gerçeklerle geri döndük. | Open Subtitles | واليوم عُدنا مع حقائق تهدد تلك القوى مجدّداً، |
İçinde Bauer'e ait ulusal güvenliği tehdit edecek bir dijital kayıt var. - Onu bulmalıyız. | Open Subtitles | يملك (باور) ملفاً رقمياً يشكل خطراً على الأمن القومي |
Sonra sen gelip bana onu ameliyat etmem için yalvaracaksın. Çünkü seni Sawyer'ı öldürmekle tehdit edecek. | Open Subtitles | وستأتيني متوسّلة أن أجري له العمليّة لأنّه يهدّد بقتل (سوير) |