Eminim ki bir baş komiserin kızını tehdit etmek yasadışıdır avukat bey. | Open Subtitles | حسنا، وأنا متأكد من أن تهدد ابنة قائد الشرطة ليست قانونية، مستشار. |
Beni böyle tehdit etmek kanunlara aykırı değil mi? | Open Subtitles | تهديدي بمصدر رزقي هو انتهاك لحقوقي أليس كذلك؟ |
- tehdit etmek zorunda bırakma bizi. - Ne diyorsunuz? tehdit etmek? | Open Subtitles | أوه ، لا ترغمنا على تهديدك ما تقصدين من كلمة نهددك ؟ |
Veziri ölümle tehdit etmek ihanete girer ve cezası ölümdür. | Open Subtitles | تهديد حياة وزير هي تهمة بالخيانة, لا يُعاقبها إلا الموت |
Bizi orada bırakacaklardı, diyor. Onları silahlarıyla tehdit etmek zorunda kalmışlar. | Open Subtitles | قرروا التخلي عنا فاضطررنا ان نهددهم بالسلاح للمواصلة |
Yani, sanki iş anlaşmamızın risklerini tam olarak anlamamışım gibi bunca yolu beni tehdit etmek için getirmen Hoss, bu düpedüz aşağılamak. | Open Subtitles | لذا فجلبي كل هذه المسافة لتهديدي كما لو أني لم أفهم بالكامل حصص اتفاقيات عملنا هذه إهانة واطية جداَ |
Cesetlerin gömülü olduğu yerleri de onları kimin gömdüğünü de biliyoruz. Beni tehdit etmek istediğine emin misin? | Open Subtitles | كلانا يعرف أسرار الأخر، هل أنت متأكد أنك تريد أن تهددني ؟ |
Birini tehdit etmek istiyorsan beni tehdit edebilirsin. | Open Subtitles | تريد أن تهدد شخص ما، يمكنك أن تهددني. |
Birini tehdit etmek istiyorsan beni tehdit edebilirsin. | Open Subtitles | تريد أن تهدد شخص ما، يمكنك أن تهددني. |
Amanda, Conrad'ı Kaçak Yolcu'yu geri satması için tehdit etmek amacıyla bilgisayarımı çaldı. | Open Subtitles | اماندا) سرقت حاسوبي) حتى تتمكن من أن (تهدد (كونراد من اجل إرجاع الحانة لهم |
- Şuan beni tehdit etmek istemezsin. | Open Subtitles | والآن، لا يجدر بك تهديدي ولماذا عليّ هذا؟ |
Sarılmayı beni tehdit etmek için kullansan da yine de hoşuma gitti. | Open Subtitles | ما زلت أعشق الاحتضان حتى لو اعتدت تهديدي |
Beni tehdit etmek onu bulmamı hızlandırmaz. | Open Subtitles | تهديدي لنْ يجعلنا نجده بوقتٍ أقل |
Seni hapisle tehdit etmek o kadar büyük bir tehdit olmayabilirdi. | Open Subtitles | وجدنا أن تهديدك بالسجن قد لا يشكل تهديدا ذو قيمة |
Eğer beni tehdit etmek istiyorsan palavradan daha güçlü bir şeyle gelmelisin. | Open Subtitles | إن كان هذا تهديدك لي، فستحتاجين لشيء أقوى من الهواء الساخن |
ilginç olan şey, özgün olan şey, birini ölümsüzlükle tehdit etmek olacaktır. | TED | الشيء الجدير بالاهتمام، أن الشيء المبتكر، سيكون تهديد شخص ما بالخلود. |
İncelediğim pek çok hadisede işverenlerin kendilerine direnenleri tehdit etmek ya da ülkeden göndermek için polise başvurmada hiçbir zorluk yaşamadıklarını gördüm. | TED | في كل الحالات التي درستها، فإن أرباب العمل لا يترددون بالاتصال بالجهات التنفيذية لمحاولة تهديد أو ترحيل عمالهم المهربين المضربين عن العمل |
Korkunun üstesinden gelmenin tek yolu onları cezayla tehdit etmek mi? | Open Subtitles | نهددهم بالعقاب؟ أهذه هي طريقتك الوحيدة... للتغلُّب على الخوف؟ |
Beni tehdit etmek için yarını beklemeniz gerekecek. | Open Subtitles | عليك أن تنتظر حتى غداً لتهديدي .في المحضر |