Hayır, hayır, senin için neden böyle bir tehlike arz ediyorum? | Open Subtitles | لا، لا، لماذا أنا خطر عليك إلى هذا الحد؟ |
Bu solucan deliği gezegenimiz için tehlike arz ediyor mu? | Open Subtitles | هل يشكل الثقب الدودي خطر على هذا الكوكب؟ |
Sebep bizim farklı olmamızdı. Potansiyel tehlike arz etmemiz. Baban bizim gibi insanlar söz konusu olduğunda geçerli bir mazerete ya da uyarıya ihtiyaç duymazdı. | Open Subtitles | السبب أننا كنا مختلفين ، خطر محتمل لم يكن والدك بحاجة لتفويض أو سبب محتمل |
tehlike arz etmiyor ancak işinizi kısa sürede halledebilirsiniz. | Open Subtitles | ليس تهديداً, لكنّك لابد أن تعملي عليه قريباً جداً |
Bu seviye yakınlardaki nüfus için tehlike arz etmez. | Open Subtitles | لا يجب أن تسبب هذه المستويات خطرًا على السكان المجاورين |
Ancak gerçek şu ki, kendisi yolunu şaşırmıştır ve hem kendisine, hem de halka karşı tehlike arz etmektedir. | Open Subtitles | الحقيقة المجرّدة، أنه فقد رشده وهو خطر على نفسه وعلى المجتمع |
Kendisi Sabıkalı Deliler sınıfında. Kendisine ve topluma karşı tehlike arz ediyor. | Open Subtitles | إنها مصنفة كمجرمة مجنونة، وهي خطر لنفسها وللآخرين |
Bizim sahte kahramanımız onun için tehlike arz edebilir. | Open Subtitles | لأنّه يبدو في خطر لمعرفته بذلك الرجل الحارس. |
Halk için tehlike arz eden bir durum yok. - Gerekli önlemleri aldık. - Elbette. | Open Subtitles | ليس هناك خطر من إعلام العامة فقد أتخذنا إجراءات وقائية |
Kral Bill türümüz için tehlike arz ettiğimizi düşünüyor. | Open Subtitles | الملك بيل يؤمن بأننا خطر على أبناء جنسنا. |
Görünüşe bakılırsa cinsel yönden tehlike arz etmiyorduk kızlar bu yüzden bizimle takılıyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه تم تصنيفنا كالمثيرين جداً بلا خطر و يبدو أن هؤلاء الفتيات سعيدين بتناول المشروب معنا |
İş göremeyecek durumdaysan kendin, ben ve bu iş için tehlike arz edersin. | Open Subtitles | إذا كنتي لا تستطيعين العمل أنت خطر , على نفسك علي , وعلى العمل |
Bu da ABD çıkarlarına karşı ciddi Ve büyük bir tehlike arz ediyor. | Open Subtitles | هذا يمثل خطر حقيقي جداً على مصالح الولايات المتحدة |
Dünyayı kardan adamlarla fethedebileceğini düşünen bedensiz bir Zekâ pek tehlike arz edemez. | Open Subtitles | حَسناً، لا يُمكن أَن نَكون في خطر كبير مِن ذكاء بلا جسد يَعتقد بأنه يُمكِنه أَن يَغزو العالم برجال الثلج |
Yapmış olduğum belli tedaviler neticesinde o, ne kendisi için ne de başkaları için bir tehlike arz etmemektedir. | Open Subtitles | في هذا الوقت مع العلاج المناسب أنها لن تكون خطر مهدد على نفسها او الآخرين |
Yapmış olduğum belli tedaviler neticesinde o, ne kendisi için ne de başkaları için bir tehlike arz etmemektedir. | Open Subtitles | في هذا الوقت مع العلاج المناسب أنها لن تكون خطر مهدد على نفسها او الآخرين |
Hayır, onlar şahsınız için tehlike arz edecek en ufak şey için tetikte olmalılar. | Open Subtitles | لا, يجب أن يبقوا يقظين دائما إلى أدنى تلميح من خطر على شخصكم. |
Patlama olma olasılığı vardı ve çok büyük tehlike arz ediyordu. | Open Subtitles | حسنا، كان هناك فرصة لحدوث انفجار، والوضع خطر للغاية. |
Ama onu ben öldürdüm. Sana ve kardeşine karşı tehlike arz ediyordu. | Open Subtitles | أنا قتلتها، قدّ كانت تهديداً لكَ و لأختكَ. |
Bence Liv tehlike arz etmeden Beyaz Saray'a gelebilir. | Open Subtitles | أظن أن بإمكان لف المشي في أرجاء البيت الأبيض دون أن تشكل خطرًا |
Boyu, 6 m'ye ulaşsa da, insanlar için tehlike arz etmez çünkü yalnızca balıkla beslenir. | TED | رغم طوله ذي ال 20 قدما وبما انه يأكل الأسماك فقط فانه لا يشكل خطرا علي البشر |
Elektrik olmayınca bir tehlike arz etmiyorlar. | Open Subtitles | لم يحصل على أي عصير، فهي ليست تهديدا لا أكثر. |
Meyhaneciden korkmana gerek yok. Artık kız için tehlike arz etmiyor. | Open Subtitles | لا داعي لأن تخافي من صاحب الحانة لم يعد يشكل خطراً عليها |
Bak, Kylie, kendine veya başkasına tehlike arz etmediğini kanıtlayamadığımız sürece şimdilik burada kalman gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | انظري كايلي, حتى تثبتي أن حياتك معرضة للخطر أو حياة شخص آخر, سيكون عليكِ البقاء هنا في الوقت الحالي, حسناً؟ |