Şimdi, dünyanın yeni Kami'si olan Dende arkadaşlarının tehlikede olduğunu öğrendi ve Goku ve diğerlerini onları kurtarması için çağırdı. | Open Subtitles | ومالم يوجد هناك بعض الوسائل المقاتلة التي إن وجدت ستشكل تهديد كامل جنس الناميك في خطر الإنقراض من عبر المجرة |
Dün geç saatte bir yardım mesajı aldım ve sizin tehlikede olduğunu düşündüm | Open Subtitles | البارحة تلقيت رسالة إستغاثة علي حبة من الأرز لذا أعتقدت بأنكم في خطر |
En az iki sefer daha tehlikede olduğunu düşündüğün tanıkları orada konaklatmıştın. | Open Subtitles | أعرف أنه على الأقل في مناسبتين أخفيت شهوداً أعتقدت أنهم في خطر |
Çünkü nelerin tehlikede olduğunu biliyorsun. Yanlış yapmak daha kolay. | Open Subtitles | لأنك تعرف ما الذي على المحك ومن الأسهل أن تخطىء |
Nelerin tehlikede olduğunu anlamak için dostluk vaazına ihtiyacım yok! | Open Subtitles | أنا لا أحتاج محاضره فى الصداقه لكى أعرف ما هو على المحك |
Adalet Bakanlığı Decker'in, sirketi yüzünden tehlikede olduğunu mu düşünüyor? | Open Subtitles | هل تعتقد وزارة العدل بان ديكر معرض للخطر من قبل الشركة؟ |
- Scully'nin hayatının tehlikede olduğunu söyledi. | Open Subtitles | - قال سكولي في الخطر. يريد أن يتوقّف هذا الرجل. |
tehlikede olduğunu anlamadan önce pederin mağarasına gittiğini görmüşler. | Open Subtitles | رأوو الكاهن عندما زارها بالكهف قبل أن تعرف أن هناك خطر |
Daha da büyük meselelerin tehlikede olduğunu görmeye ve hissetmeye. | Open Subtitles | بدأت أرى وأشعر بالأمور الأكثر أهمية التي على المحكّ. |
Ayrıca 60 yaşındaki birine göre koşarken yaptığı hıza bakılırsa tehlikede olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | وبالحكم من خلال سرعة تحرك ساقيه ذات الستين عاماً، سأقول أنه في خطر |
Bir hastamın tehlikede olduğunu anlayınca etik sorumlulukları bir kenara bırakıyorum. | Open Subtitles | أنا أتخلص من السلاسل الأخلاقية عندما أشعر أن المريض في خطر |
Annesinin tehlikede olduğunu söyledi. Ona yardım etmemi istedi. | Open Subtitles | لقد جاء وطلب مني أن أساعدهُ قائلاً أن والدتهُ في خطر |
Bir önemli sınırlama, asla hayatının tehlikede olduğunu söyleyemezsin. | Open Subtitles | أوه قيد واحد مهم أنت غير مسموح لك ذكر بأي طريقة أن حياتها في خطر |
Senin tehlikede olduğunu haber alıp dönüşmesi... .. çok heyecan verici bir durumdu. | Open Subtitles | عندما جنّ جنونه حول كونكِ في خطر وتحوّلإلى.. كان هذا أكثر شيئاً مدهشاً قد رأيته في حياتي من قبل |
Adamı kafasından vurduğun hâlde neden sana tehlikede olduğunu söylesin? | Open Subtitles | لماذا يريد أخبارك أنك في خطر بإعتبار أنك وضعت طلقة في رأسه ؟ |
...hayatının tehlikede olduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | أنا متأكد أن الضابط شعر أن حياته في خطر يا سيدي |
Bir hemşireye dokunmuştu... ve kızının tehlikede olduğunu gördü. | Open Subtitles | مثل عندما لمس الممرضة ورأى أن إبنتها في خطر |
Size ne kadar saygım olsa da burada nelerin tehlikede olduğunu bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، أنتَ لا تُدركَ ما هو على المحك هنا |
Size ne kadar saygım olsa da burada nelerin tehlikede olduğunu bilmiyorsunuz. Burada neler oluyor? | Open Subtitles | مع فائق إحترامي، أنتَ لا تُدركَ ما هو على المحك هنا |
Ama neyin tehlikede olduğunu düşünürsek, bu ahlâkî sayılmaz mı? | Open Subtitles | لكن أليست الأخلاق نسبية بالنظر إلى ما هو على المحك هنا؟ |
Evet, neyin tehlikede olduğunu biliyorum, Sayın Başkan. Kayıt elime geçince ararım sizi. | Open Subtitles | نعم، أفهم ما هو على المحك سيدي الرئيس سأعاود الاتصال بك حين أتحصّل على الدليل |
- Ama bütün bunların tehlikede olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لكني أشعر الآن أن كل ذلك معرض للخطر ليس كذلك. |
Bebeğinin tehlikede olduğunu düşündüğün zaman yaptığım her şey sen korumak içindi. | Open Subtitles | كلّ شيء الذي أنا إلى حاول حمايتك... عندما فكّرت ك الطفل الرضيع كان في الخطر... |
tehlikede olduğunu biliyor. | Open Subtitles | . إنه يعرف أن هناك خطر |
Ona ya da her kime ise üzgün olduğumu ama çoğunluğunun iyiliğinin tehlikede olduğunu söylerim. | Open Subtitles | سأخبرها، أو أيًّا يكن الشّخص، بأنّي آسف، لكنّ الخير الأعظم كان على المحكّ. |