Kavga ederken beni aerodinamik hale getiriyor. tehlikeyle baş edebiliyorum. | Open Subtitles | هذا يجعلني سريع الحركة عندما أقاتل يمكنني التعامل مع الخطر |
Sizi korkutucu tehlike ile ilgili uyarmaya geldim, gezegeniniz tehlikeyle karşı karşıya, çok ciddi bir tehlikeyle. | Open Subtitles | جئت الى هنا لتحذيركم قبل أن يتم تهديد الخطر ، كوكبم يواجه خطر ، خطر كبير جدا. |
bu nedenle tehlikeyle karşılaştığında otomatikman saldırganca tepki verir. | Open Subtitles | لذا يتصرف في مواجهة الخطر تلقائيا وبلا هوادة |
Dünyamız geçmişinde asla tecrübe etmediği bir tehlikeyle karşı karşıya. | Open Subtitles | عالمنا قد ما لا يكون واجه خطراً أكبر مما نحن فيه اليوم |
- O halde daha bir sürü tehlikeyle karşı karşıya kalabiliriz. | Open Subtitles | عندها ربما هناك بعض الأخطار لاتزال أمامنا |
Çünkü tarihin o dönemi riske girilemeyecek kadar çok tehlikeyle dolu. | Open Subtitles | لأن تلك الفترة من الزمن مفعمة بخطر أكبر من طاقتي للمجازفة |
Geçen defa tehlikeyle ilgili çocukluk meraklarından bahsetmiştik. | Open Subtitles | كما تعلمون، نحن تكلمنا آخر مرة حول افتتن الطفولة مع الخطر. |
Daha sonra bunun tehlikeyle karşı karşıya gelmeyi, bir anlamıyla macerayı ve insanların doğrudan duygularını hissetmeyi | Open Subtitles | والمهنة محفوفة بالمخاطر كلن بها مغامرة ومواجهة الخطر |
Ölümcül tehlikeyle yüz yüzeyken gösterdikleri cesaret için, ben bu vesileyle Simon Coombs ve Jay Felger'in her birini Hava Kuvvetleri Sivil Kahramanlık Madalyası ile ödüllendiriyorum. | Open Subtitles | لشجاعتهم على مواجهة الخطر المميت أمنح لكل من سيمون كومبس و جاي فيلجر مكافأة القوات الجوية للشجاعة |
Belki de tehlikeyle mücadele etmek yerine onu kullanırız. | Open Subtitles | ربما ينبغي علينا أن نجرب استغلال الخطر بدلاً من محاربته |
Ama su kenarında sayıları artmaya devam ediyor ve sonunda tehlikeyle hepsi birden yüzleşiyor. | Open Subtitles | لكن تستمرّ الأعداد بالتزايد عند حافّة النهر وفي النهاية، يواجهون الخطر سويّة |
Sen bizim için büyük bir tehlikeyle yüz yüze geldin. | Open Subtitles | لقد خاطرت بحياتك من أجلنا وواجهت الخطر بدون خوف |
Ne yani, sadece sahte tehlikeyle mi başa çıkabilirim? | Open Subtitles | وأنا فقط أستطيع التعامل مع الخطر المزيف؟ |
Ne yani, sadece sahte tehlikeyle mi başa çıkabilirim? | Open Subtitles | وأنا فقط أستطيع التعامل مع الخطر المزيف؟ |
Gerçek savaşçılar, gerçek tehlikeyle yüzleşir. | Open Subtitles | المحاربون الحقيقيون هم من يواجهون الخطر الحقيقي |
Bu kadar çabuk böylesine bir tehlikeyle karşılaşacaklarını sanmıyordum. | Open Subtitles | لكنني لم اظنَ ابداً انهم سيواجهونَ هذا النوعَ من الخطر ، ليسَ بهذه العجلة |
Bugün tehlikeyle yüz yüze gelip zaferle ayrıldık, Anthony. | Open Subtitles | لقد واجهنا الخطر اليوم ، انثوني وخرجنامنتصرين. |
Fenerler sizleri buraya uygunsuz bir şekilde çağırdım çünkü benzeri görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | أيّها الفوانيس، طلبتكم لهذا الاجتماع الغير مسبوق، لأننا نواجه خطراً غير مسبوق. |
Fenerler sizleri buraya uygunsuz bir şekilde çağırdım çünkü benzeri görülmemiş bir tehlikeyle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | أيّها الفوانيس، طلبتكم لهذا الاجتماع الغير مسبوق، لأننا نواجه خطراً غير مسبوق. |
Nasıl bir tehlikeyle karşılaşabileceğimizi bilmiyoruz. | Open Subtitles | كوني قريبة ًمني, "ويبي" فلا نعرف ماهية الأخطار التي يمكن أن نقابلها |
Faysal aynı zamanda dışarıdan, iki tehlikeyle karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | اصطدم فيصل أيضاً بخطر خارجي |