Şimdiye kadar hiç bir zaman bu kadar kişi farklılıklarını bir yana koyup ve tek bir amaç için bir araya gelmemişti. | Open Subtitles | فلنضع كل خلافـاتنـا جانبـاً ونسعـى معـاً نحو هدف واحد |
İşlevsel tek bir amaç var, o da bu kadını yakalamak. | Open Subtitles | هناك هدف واحد فقط، وهو القبض على هذه المرأة |
Emily Thorne, Hamptons'a canavarın aslı olarak tek bir amaç uğruna geldi. | Open Subtitles | إيميلي ثورن وصلت إلى هامبتونز بوحش متشكل بالكامل مع هدف واحد |
Ve tüm bu bileşenler yalnızca tek bir amaç için evrildiler: etkisiz kılmak ve nihayetinde öldürmek. | TED | وكل هذه المركبات تطورت بشكل خالص لهدف واحد: وهو شل الحركة، والقتل. |
Bu günden sonra tüm Briton'lar tek bir amaç için bir aradalar. | Open Subtitles | من هذا اليوم، كلّ البريطانين سيوحدوا لهدف واحد مشترك |
İkinizin babanıza, buraya tek bir amaç için geldiğimi söylemenizi istiyorum. | Open Subtitles | و أنا أريد أن تخبروا والديكما أنني هنا لغرض واحد فقط |
Kadın Sadece tek bir amaç için yetişir | Open Subtitles | تكبر النساء مع هدف واحد في تفكيرها |
tek bir amaç hep onları öne çıkartacak. | Open Subtitles | هدف واحد دائما يقودهم إلى الأمام |
tek bir amaç hep onları öne çıkartacak. | Open Subtitles | هدف واحد دائما يقودهم إلى الأمام. |
Parmakları tek bir amaç uğruna birleştirmek. | Open Subtitles | رؤية الأصابع تتفق على هدف واحد! |
ama şu an tek yüze sahipsiniz, tek bir amaç için doğdunuz ... | Open Subtitles | هدف واحد قد ولدتم من أجله |
"Asteroids" 'te tek bir amaç vardır. | Open Subtitles | هناك هدف واحد في لعبة (الكويكبات) |
Pasifik Northwestern som balığı kendini kanıyla yener akıntıya karşı yüzlerce millik yolculuk macerasında dalgalara karşı, tek bir amaç için. | Open Subtitles | يجهد سلمون المحيط الهادي نفسه في رحلة لمئات الأميال لأعالي البحار ضد التيار لهدف واحد |
Chairman-san, buraya tek bir amaç için geldim. | Open Subtitles | الرئيس سان, جئت إلى هنا لهدف واحد |
Savaşın her alanında uzman haline getiriliyorlar ve tek bir amaç için programlanıyorlar: | Open Subtitles | يُحولون إلى خبراء في كل صنوف القتال... ويُبرمجون لهدف واحد: |
tek bir amaç için eğitildim ve koşullandım. | Open Subtitles | لقد تم تدريبي و احتوائي لهدف واحد |
O adam bugün tek bir amaç için gelmişti: | Open Subtitles | كان هذا الرجل هنا اليوم لهدف واحد. |
Toplanan tüm veriler, tek bir amaç için: kalp krizleri gerçekleşirken onları saptamak. | TED | وتجمعُ كل هذه البيانات لغرض واحد: اكتشاف النوبات القلبية عندما تحدث. |
Her böcek sadece tek bir amaç için yaşar türünü devam ettirmek. | Open Subtitles | تعيش كل حشره لغرض واحد فقط البقاء على نوعها الخاص |