Burada geride kalan tek kanun adamı benim. | Open Subtitles | وأنا رجل القانون الوحيد المتبقي في هذه المنطقة |
tek kanun moda, tek dertleri zevkti. | Open Subtitles | العدل كان القانون الوحيد المتعة كانت المطلب الوحيد |
Bunun adalet sayıldığı bir yerde tek kanun silahlardır. | Open Subtitles | الأسلحة هي القانون الوحيد عندما يأخذ هذا عدالته |
Önemli olan tek kanun hayatta kalma kanunudur. | Open Subtitles | القانون الوحيد الذي يهم "هو" قانونالبقاء. ماذا عن كل هذا؟ |
Lideriniz bana silah doğrultup, siz ve şövalyelerinizin Tenessee'deki tek kanun olduğunu söylemedi mi? | Open Subtitles | ألم يصوّب زعيمك مسدسه نحوي ؟ ... وقال أنك أنت وفرسانك تمثلون القانون الوحيد في تينيسي ؟ |
Nesli tükenmekte olan türleri koruyan tek kanun CITES. | Open Subtitles | القانون الوحيد الذي كان لدينا حقا لحماية الأنواع المهددة بالانقراض CITES هو. |