| Bu yüzden güvenliğinin onunla birlikte olmayacağı tek yer orası. | Open Subtitles | لذا هو المكان الوحيد الذي لن يرغب بوجود أمنٍ معه. |
| Akan kanı temizleyebileceği tek yer orası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد الذى يستطيع غسل الدم منة |
| Çünkü cumartesi saat 2'de açık olan tek yer orası. | Open Subtitles | لأنه المكان الوحيد الذي يفتح يوم السبت في الثانية صباحاً. |
| Evet, şimdi yakıt ikmali yapacağı tek yer orası. | Open Subtitles | أجل, إنه المكان الوحيد الذى يمكنه التزود بالوقود فيه. |
| Şu an herhangi bir güvenlik tipinin olduğu tek yer orası. | Open Subtitles | إنّها المكان الوحيد بهذه الجزيرة الذي يحوي أيّ نوع من الأمن حاليّاً |
| Dünyada genç kızlar tarafından fiziksel olarak hücuma uğradığımız tek yer orası. | Open Subtitles | وأنها سوف تجعلك تشعر بالترحيب حقاً. أنه المكان الوحيد في العالم حيث أننا فعلياً حصل مهاجم بالفتيات في سن المراهقة. |
| Akan kanı temizleyebileceği tek yer orası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد الذى يستطيع غسل الدم منة |
| Onu yakalayamayacağımız tek yer orası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد الذي لا يمكننا الوصول إليه فيه |
| Eldivenlerimi takmadığım tek yer orası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد الذي لا أرتدي فيه القفازات |
| Hançerin güvenle saklanabileceği tek yer orası. | Open Subtitles | هو المكان الوحيد الذي نأمن فيه علي الخنجر |
| Mantıksal olarak bedenin olması gereken tek yer orası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد المنطقي لتكون الجثّة فيه |
| Albert'i siyonistlere bulaşmaması konusunda uyarmıştım şimdiyse beni kabul eden tek yer orası gibi görünüyor. | Open Subtitles | كنت احذر البرت ان لا يتورط مع الصهاينة ولكن الان هو المكان الوحيد على هذاِ الارض الذي يمكن ان يرحب بي |
| Müdahale ettiğimiz tek yer orası değil. | TED | و أوغند ليست المكان الوحيد الذي قمنا بتدخلات فيه |
| Ona ne kadar muhteşem, ne kadar güzel olduğunu söyleyebildiğim tek yer orası. | Open Subtitles | إنه المكان الوحيد الذي يمكنني أن أخبرها كم هي رائعة وجميلة |
| Her şeyi arkamda bırakabildiğim tek yer orası. | Open Subtitles | فهو المكان الوحيد الذي يسعني فيه نسيان كلّ شيء |
| Çünkü onun durdurulabileceği tek yer orası. | Open Subtitles | لماذا؟ لأنه المكان الوحيد الذي سيتوقف فيه الأمر |
| Şu anda adada biraz güvenliğe sahip olan tek yer orası. | Open Subtitles | إنّها المكان الوحيد بهذه الجزيرة الذي يحوي أيّ نوع من الأمن حاليّاً |
| Paris'te rahatlayabildiğim tek yer orası. | Open Subtitles | (أنه المكان الوحيد في (باريس الذي أستطيع أن أستريح فيه |