Halifeler, Peygamberler ve Hacılar tarafından yaratıldı. Bu cennete giden tek yoldur. | Open Subtitles | هذا الطريق صنعه البطاركة والأنبياء ويسوع والتلاميذ، وهو الطريق الوحيد للسماء |
İskele, adaya girmek veya çıkmak için tek yoldur. | Open Subtitles | الرصيف هو الطريق الوحيد للدخول أو الخروج من الجزيرة |
Bu tercihlerinizin ve ilgili olduğunuz alanların sonuçlarından sizin sorumlu olabilmeniz için tek yoldur. | TED | فهذه هي الطريقة الوحيدة التي تضمن بها ان تلبى كل رغباتك وامنياتك بالصورة التي تريد |
Özgürlük Savaşçıları'na para yardımının arttırılması için oy vermek Kuzey-Doğu'lu bir Liberal'in kararlı olduğunu kanıtlaması için tek yoldur. | Open Subtitles | التصويت لزيادة المال المخصص لمقاتلي الحرية، هي الطريقة الوحيدة لتحرري من الشمال الشرقي ليثبت أنه جدي |
Aslında, otobüsler çekici değildir, ama hızlı büyüyen gelişen kentlerde çoğunluğun her yere ulaşmasını mümkün kılan tek yoldur. | TED | في الحقيقة، الحافلات ليست جذابة، لكنها الوسيلة الوحيدة الممكنة لإدخال النقل الجماعي إلى كل نواحي المدن النامية السريعة التوسع. |
Büyük veri önemlidir ve büyük veri yenidir ve bunun hakkında düşündüğünüzde bu gezegenin küresel zorluklarını --- insanları beslemek; sağlık hizmetini, enerjisini, elektriğini sağlamak ve küresel ısınma yüzünden onların yanıp kül olmadığından emin olmak — verinin verimli kullamıyla üstesinden gelebileceği tek yoldur. | TED | فالبيانات الضخمة مهمة وحديثة العهد، و عندما تفكر في هذا الأمر ستجد بأنها الوسيلة الوحيدة التي ستمكن كوكبنا من التعامل مع تحدياته العالمية. لتغذية الناس وإمدادهم بالعناية الطبية، و إمدادهم بالطاقة والكهرباء، و حمايتهم من الدمار الشامل بسبب الاحتباس الحراري. وهذا بفضل الاستخدام الفعال للبيانات. |
Ölüm doğuma giden tek yoldur. | Open Subtitles | الموت هو الطريق الوحيد الذي يقود للميلاد |
Vergiler, bir adamın malına sadakatini göstereceği tek yoldur. | Open Subtitles | الجزى هي الطريق الوحيد الحقيقي للرجل لكي يظهر إخلاصه للآلهة |
Son yirmi yılda, batılı elitler bıkmadan dünyada bu prospektüsü satmak için yarıştılar: Birçok partinin siyasi güç için savaşması ve herkesin onlar için oy vermesi gelişen çilekeş dünyada kurtuluşa giden tek yoldur. | TED | في العشرين سنة الأخيرة، كانت النخب الغربية تهرول دول كلل أو ملل في جميع أنحاء العالم لبيع هذا البيان: نضال الأحزاب المتعددة من أجل القوة السياسية وتصويت الجميع لهم هو الطريق الوحيد لخلاص العالم النامي الذي طالت معاناته. |
Bu, tek yoldur. | Open Subtitles | هذا هو الطريق الوحيد. |
Bu onların kendilerini koruyabildikleri tek yoldur. | Open Subtitles | فهذه هي الطريقة الوحيدة لحماية نفسها. |
O tek yoldur. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة. |
Kendi dinlemek Tetanlardan kurtulmak için tek yoldur. | Open Subtitles | (ألفحص هو الوسيلة الوحيدة للتخلّص من (الثيتانز |