Tecrübelerimizi teknolojiyle paylaşabiliyoruz ve bizi nasıl alakadar ettiği bizi nasıl cezbettiği | TED | يمكننا ان نشارك تجاربنا مع التكنولوجيا و كيف تقلقنا و كيف تحمسنا. |
Kimsenin bizi dinlemediği hissinin teknolojiyle aramızdaki ilişkide çok önemli bir rolü var. | TED | ذلك الإحساس أن لا أحد يستمع لي مهم جدا في علاقاتنا مع التكنولوجيا. |
Ya dünyaya teknolojiyle birlikte hükmedeceğiz ya da kafalarımızı kuma gömeceğiz. | Open Subtitles | إما أن نقود العالم من جديد و التكنولوجيا أو سندفنرؤوسنافي الرمال. |
Ancak bu ileri biyonik teknolojiyle zıplıyor, dans edebiliyor ve koşabiliyorum. | TED | لكن بفضل هذه التقنية الإلكترونية الحديثة، يمكنني أن أقفز وأرقص وأجري. |
Sanırım benim neslimin sizinkine oranla teknolojiyle biraz daha farklı bir ilişkisi var. | Open Subtitles | أعتقد أن جيلي يحظى بعلاقة مختلفة قليلاً مع التقنية من علاقة جيلك بها |
Çünkü teknolojiyle ilgili yanlış bir şey yok, teknolojiye yaklaşımımız yanlış. | TED | لأنه لا يوجد خطأ بالتكنولوجيا، ولكن منهجنا المتعلق بالتكنولوجيا غير صحيح. |
Demek istediğim şu ki insanların teknolojiyle güçlendirildiği Avrupa'da da zamanında büyük mücadeleler verildi. | TED | لذلك ومن وجهة نظري , فقد حصل الكثير من النضال في أوروبا, حيث تم تمكين المواطنين من خلال التقنيات. |
Onlar sadece oynuyorlar, teknolojiyle neler yapabileceklerini keşfetmek için ve muhtemelen kendi kendilerine ne yapabileceklerini keşfetmek için, neye kabiliyetleri olduğunu. | TED | انهم يلعبون لكي يتكتشفوا حدود التكنولوجيا وربما حدود انفسهم وقدراتهم الخاصة |
Teknolojiyi üreten insanlar teknolojiyle ne yapmamız gerektiğini düşünen insanlar olsun istiyoruz. | TED | ونريد الأشخاص الذين يصنعون التكنولوجيا أن يفكروا في ما يجب أن نفعله بالتكنولوجيا. |
Özellikle gençlere baktığımda bundan endişe duyuyorum, bu teknolojiyle en çok onlar içli dışlı. | TED | أنا قلق بهذا الشأن تحديداً فيما يتعلق بالجيل الأصغر، والمُنغمس بشدة في هذه التكنولوجيا. |
İşte, bugün varolan, bu teknolojiyle güçlendirilmiş böylesi yenilik. | TED | هذا هو النوع من الابتكار ممكن من قبل هذه التكنولوجيا الموجودة اليوم. |
Işıktan daha hızlı hareket edebilme ihtimali olan parçacıkları keşfediyoruz. Ve bunların hepsini henüz 30-40 yıllık ömrü olan bir teknolojiyle yapabiliyoruz. | TED | وحالياً نكتشف جزيئات قد تتنقل أسرع من سرعة الضوء، وكل تلك الإكتشافات صارت ممكنة بفضل التكنولوجيا التي طورت في العقود القليلة الماضية |
Biz teknolojiyle büyüdük bu yüzden onun da artık büyüdüğünü sanıyoruz. | TED | لقد كبرنا مع التكنولوجيا الرقمية وبذلك فإننا نراها وكأنها اكتملت في نموها. |
Bu bant laboratuvarlarımıza gönderildi, soruşturmaya yardım etmek için bizden son teknolojiyle çalışmamız istendi. | TED | أُرسِل الشريط اللاصق لمختبراتنا، حيثُ طُلب منا استخدام التكنولوجيا الحديثة الخاصة بنا لنُساعد في التحقيق. |
bakteride insan insulini üretmemizi sağlayan teknolojiyle, sadece kendilerine karşı değil diğer viruslere karşı da bağışıklık geliştirmenizi sağlayacak virusler yapabiliriz. | TED | نفس التقنية التي أنتجت الإنسولين البشري في البكتيريا يمكنها إنتاج فيروسات لن تحميك فقط ضدها، لكنها تحرض المناعة ضد فيروسات أخرى. |
Bu teknolojiyle Vietnam'da 50.000 çocuğu tedavi ettiler. | TED | لقد عالجوا 50,000 طفل في فيتنام بهذه التقنية. |
Aşıların çoğu bu 160 yıllık teknolojiyle, iğne ve şırıngayla yapılır. | TED | معظم اللقاحات تتم بواسطة الإبرة والحقنة, هذه التقنية التي تبلغ من العمر 160 عاما |
Haddimi aşmak istemiyorum ama teknolojiyle ilgili yardım lazım olursa söylemen yeterli. | Open Subtitles | لا أريد التجاوز , لكن إذا تحتاج مساعدة بالتكنولوجيا , فقط أسأل |
Ama daha da önemlisi bu insanlar teknolojiyle oynayan insanlar. | TED | ولكن بصورة عامة .. هؤلاء الاشخاص يلعبون بالتكنولوجيا |
-Peki ya insan bedeninin modern teknolojiyle yeniden şekillendirilmesi? | Open Subtitles | وماذا عن اعادة تشكيل جسم الانسان بإستخدام التقنيات الحديثة |
Peki ya insan bedeninin modern teknolojiyle yeniden şekillendirilmesi? | Open Subtitles | وماذا عن اعادة تشكيل جسم الانسان بإستخدام التكنولوجية الحديثة. ؟ |
Bu türde görüntü işlemeyle neler yapılabileceğinin daha yalnızca yüzeyini kazıdık, çünkü bu bize; genel, erişilebilir teknolojiyle çevremizi kaydetmek için yeni bir yol sağlıyor. | TED | لقد بدأنا الآن بخدش السطح فقط لما يمكن أن نقوم به بمثل هذا التصوير لأنه يعطينا طريقا جديدا لألتقاط محيطنا بواسطة تقنيات عامة و متوفرة |
Bu arada, en son teknolojiyle yüklenmiş, bir hayalet gemi bu kanaldan gelip savunma birliklerini dağıtır. | Open Subtitles | و مسلح بتكنولوجيا خاصة بالتسلل سينطلق من هذه القناة و يضرب دفاعاته من الشرق ـ كولونيل ـ نعم |
Tehlikeli yeni bir teknolojiyle bunu daha önce yaşadık. | TED | وقد كنا هنا من قبل مع تكنولوجيا جديدة خطيرة. |
Kafandaki teknolojiyle ben senden 10 kat daha iyi olurdum! | Open Subtitles | لكنتُ عشرة أضعاف ما أنتَ عليه لو أنّ لديّ تلك التّقنية داخل رأسي. |
Belki de, bir şekilde, teknolojiyle bu kadar uğraşmamızın nedeni, ona iyi bir yuva bulmaya çalışmamızdır. | TED | ربما ببعض الطرق الحقيقة أن ما نحاول فعله مع التكنلوجيا هو أن نجد موطناً جيداً لها. |
Babam bilim ve teknolojiyle bunu değiştirmek istedi, ...ama bunun kurallara aykırı olduğunu söylediler. | Open Subtitles | والدي أراد أن يغير الأشياء عن طريق العلم والتكنولوجيا ولكنهم قالوا ان ذلك هرطقة |
Modern teknolojiyle, modeller yapmak için bilgisayarları kullandık. | TED | لذا بالتقنية الحديثة، أستخدمنا كمبيوتر لصنع نموذج. |