Fakat kendi neslimin çoğu gibi, televizyon karşısında çokça zaman geçirdim. | TED | ولكن كما هو الحال لمعظم جيلي أمضيت الكثير من والوقت أمام التلفاز |
Hala elimde bira televizyon karşısında oturuyorum sanıyor. | Open Subtitles | إنها تصورنى فى المنزل وأنا أشرب البيرة أمام التلفاز |
Her gece televizyon karşısında uyuya kalman bence iyi bir şey değil. | Open Subtitles | لا أرى نومك كل ليلة أمام التلفاز فكرة جيدة |
Bütün gün televizyon karşısında mı oturtuyorsun onu? | Open Subtitles | انها في السابعة تتركها امام التلفاز طوال اليوم ؟ |
Deri hastalıklarında uzman bir doktor televizyon karşısında uyuyakaldığını düşleyecek. | Open Subtitles | هناك طبيب امراض جلديه... سيحلم بانه نائم امام التلفاز |
Bana çocukluğumu hatırlatır. televizyon karşısında yağda ya da haşlanmış yumurta. | Open Subtitles | هذا يذكرني عندما كنت صغيراً, بيض مقلي أم بيضة مسلوقة ناعمة أمام التلفاز |
Sonra da eve gelir, tüm hafta sonunuzu pijamalarınızı giyip, televizyon karşısında geçirirsiniz. | Open Subtitles | ثم تعودون للمنزل وتقضون باقى الوقت بالبيجاما أمام التلفاز |
Bütün gün televizyon karşısında oturmadığım domuz derisi* yemeyip kendimi kirletmediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | و آسفة لأني لم أجلس أمام التلفاز كل يوم أكل حلقات لحم الخنزير وأصاب بالبدانة فحسب |
televizyon karşısında tıkınıp durmak yerine yüzyüze oturuyoruz. | Open Subtitles | وجهاً لوجه بدلاً من التهامه أمام التلفاز |
Vaktinin çoğu verandada ya da televizyon karşısında geçiyordu. | Open Subtitles | معظم وقته أمضاه منتشيا أو أمام التلفاز |
Küçük acınası evlerinde, semtlerinde televizyon karşısında light bira içip oturan doyumsuz, aç gözlü, küçük düşünen zavallı tahlihsiz halk kitlelerininin acınası durumu hakkında gerçekten ne hissediyorum? | Open Subtitles | كيف أشعر حقا عن تلك الناس المؤسفة الفقيرة من الجشعين، واستيعاب، قوم حقيرين في منازلهم الصغيرة المثيرة للشفقة في أحيائهم الصغيرة المثيرة للشفقة، يجلسون أمام التلفاز يحتسون الشراب |
O televizyon karşısında durdu | Open Subtitles | وتوقف أمام التلفاز |
Los Angeles'a kadar onca yolu, televizyon karşısında oturmak için mi çektiniz? | Open Subtitles | انتظري، سافرتوا كل تلك المسافه الى لوس انجلس لتجلسوا امام التلفاز! |
televizyon karşısında yemeğimizi yiyeceğiz. | Open Subtitles | سوف ناكل امام التلفاز. |
Sonra, televizyon karşısında uyanacak ama rüyasını hatırlamayacak. | Open Subtitles | لاحقا سيستيقظ. امام التلفاز... . |