İddia makamı onu temize çıkaracak bir kanıt verecekti. | Open Subtitles | برادي مقابل ولاية ميريلند. أصبح الإدّعاء للإنقلاب تبرئة الدليل. |
Sizi temize çıkaracak biri varsa o da Colton'dur. | Open Subtitles | إن كان أحداً يستطيع تبرئة أسميكما , فهو |
Hani Chicky Hines'ı temize çıkaracak bilgileri olan? | Open Subtitles | خلتُ أنّ لديه معلومات تبرّئ (تشيكي هاينز)؟ |
Uzak bir ihtimal de olsa, elinde müşterisini temize çıkaracak bir kanıt bulunduruyorsa en azından onu sorgulamalıyız. | Open Subtitles | أعنـي، إذا كان هناك إحتمال بعيد أنّه حجب دليل من الممكن أن يبرئ عميله يجب أنْ نستجوبه على الأقل |
Cinayet mahalli. Babamı temize çıkaracak bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | مشهد الجريمة لابد أن هنا شئ يبرئ أبي |
Yani masumiyetini ispatlamamızı isteyen adam onu temize çıkaracak tek adamı öldürdü. | Open Subtitles | إذا فالرجل الذي طلب منا إثبات برائته... قتل الرجل الذي يستطيع تبرئته. |
Spencer'ı temize çıkaracak şüpheyi uyandırmaya yeter bu. | Open Subtitles | قد تولّد لديهم شكاً معقولاً "و تتم تبرئة "سبنسر |
Beni tamamen temize çıkaracak. | Open Subtitles | تبرئة كاملة لا |
Uğramamı istedi çünkü bana, polisin, Danny Bolen'i temize çıkaracak kanıtları olduğunu söylemek istemiş. | Open Subtitles | .. طلب مني المرور عليه .. لأنه أراد أن يخبرني أن الشرطة (لديها دليل يبرئ (داني بولين .. |
Kız kardeşimi temize çıkaracak deliller bunda. 13 Haziran'ın arkasında Renautas'un olduğu ortaya çıkacak. | Open Subtitles | هذا دليل يبرئ أختي، ويثبت.. |
Onu temize çıkaracak yeni bir kanıtımız var. | Open Subtitles | يوجد دليل جديد قد يستطيع تبرئته. |
Nash'in peşinde çünkü onu temize çıkaracak adam Nash. | Open Subtitles | إنه يُلاحق (ناش) لأنه يُريد (ناش) إنه الوحيد الذي يستطيع تبرئته. |