| Hepsinin geçmişte yaşayıp, elma şarabı içerek tereyağından bahsettiklerini sanırdım. | Open Subtitles | توقعت أنهم سيكونون جميعاً في الخارج بالخلف يشربون عصير التفاح و يتناقشون عن الزبدة |
| Mesela, aşırı dozda tereyağından trajik biçimde ölebilirsin. | Open Subtitles | كأن تموتى بجرعة زائدة من الزبدة المأساوية |
| - Biraz tereyağından kimseye zarar gelmez. | Open Subtitles | في هذه الاشياء. القليل من الزبدة لن تظر احد |
| Her yıl tereyağından ölenlerin sayısı motosiklet kazalarında ölenlerden fazla özellikle son kullanma tarihi 21 Haziran 2012 iken. | Open Subtitles | الكثير من الناس يموتون من أكل الزبدة كل عام أكثر من الدراجات خصوصا عندما يكون تاريخ إنتهاء الصلاحية 21 يونيو 2012 |
| Hatun tereyağından yapılmış gibi. | Open Subtitles | إنها مصنوعة من الزبذة |
| tereyağından kıI çeker gibi ha. | Open Subtitles | مثل الزبدة على البطاطا المهروسة؟ |
| tereyağından çok daha fazla olduğunu az önce söyledim. | Open Subtitles | -لكن ما حصته بالسوق؟ قلت للتو أنه أغلى من الزبدة. |
| Nasıl olur tere tereyağından yapılmış olsa | Open Subtitles | ماذا لو فراشة كانت مصنوعة من الزبدة |
| Bu tereyağından yapılmış. | Open Subtitles | هذا الرجل مصنوع من الزبدة |
| 867 kalıp tereyağından, First Lady Laura Bush* yaptığında oradaydım. | Open Subtitles | كنت معك عندما حولت 867 عصي من الزبدة إلى لوحة للسيدة (لورا بوش) |
| tereyağından bahsetmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نتحدث عن الزبدة |
| Montana'nın oğulları ve kızları tereyağından oyuldular | Open Subtitles | (أبناء وبنات (مونتانا شكلوا الزبدة |
| Peki. Jessica Alba tereyağından yapılma gibiyse ben neyden yapılmayım? | Open Subtitles | حسنا إذا (جيسيكا ألبا) مصنوعة من الزبذة |