tesadüfen mi gelir, kuradan çıkar gibi, yoksa kader mi bizi çağırır? | Open Subtitles | تأتى بالصدفة, أم اختيار الجماعة أم هو نداء القدر يشير لكل منا؟ |
Bu Maria. Bu fotoğrafı tesadüfen Maria'nın eski fotoğraf albümünde buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت هذه الصورة بالصدفة في البوم ماريا القديم |
Sana da adamın tesadüfen mahallemizdeki restoranda yas tutması garip gelmedi mi? | Open Subtitles | ألا تستغرب أنه جاء هنا صدفة ليثمل من الأسى فى مطعم حيّنا؟ |
Her şey, birkaç Amerikalı psikoloğun yazdığı makaleyi tesadüfen bulmam ile başladı. | TED | بدأت القصة عندما عثرت مصادفة على بحث لمجموعة من علماء نفس أمريكيين. |
tesadüfen okul müdürü ile karşılaştık ve Cristina onu çok etkiledi. | Open Subtitles | قابنا مديرة المدرسة مصادفةً و أعجبتها كرستينا |
tesadüfen onları bulan ilk kişi oldu. | TED | لقد كان بالمصادفة الشخص الأول الذي يضبط موجتهم. |
Tabii şunu söyleyebilirsiniz: "o zaman sadece, tesadüfen, 500 gr böcek yiyoruz." | TED | الآن قد تقول، "أوكي، فحن نأكل 500 جرام فقط على سبيل الصدفة." |
tesadüfen, amirimiz 70'li yılların sonlarına doğru Tahran'da onunla temas kurmuş. | Open Subtitles | بالصدفه المدير كان لهُ تعاملات معه فى طهران فى آخر السبعينات |
O adamı tanıyorum. tesadüfen zan altında kaldı. | Open Subtitles | وقد صادف اننى اعرف الرجل, وهو ضحية للظروف والملابسات. |
O gece tesadüfen dışarıda, bir partideydim yani ertesi güne dek mesajı alamadım. | Open Subtitles | بالصدفة كنت فى حفل تلك الليلة لذلك لم أراها حتى اليوم التالى |
O gece tesadüfen dışarıda, bir partideydim yani ertesi güne dek mesajı alamadım. | Open Subtitles | بالصدفة كنت فى حفل تلك الليلة لذلك لم أراها حتى اليوم التالى |
Bu civarda oturmuyorum. tesadüfen geldim buraya. | Open Subtitles | لو أني لم أتجول هنا لقد أتيت إلى هنا بالصدفة |
Bu akşam değil dostum. tesadüfen geldim. | Open Subtitles | ليس الليلة ياصديقى لقد جئت إلى هنا بالصدفة |
Bu buluşmalar randevu şeklinde miydi yoksa tesadüfen arada bir mi oluyordu? | Open Subtitles | هل كانت تلك اللقاءات مواعيد غرامية ؟ ؟ أم أنها كانت تحدث بالصدفة كل فترة واخرى؟ |
Ancak bu katılımı arttırma mevzuu tesadüfen ortaya çıkmaz. | TED | لكن تعظيم المشاركة هذا يعتبر شيء لا يحدث صدفة |
Havuz kenarında yürürken beni tesadüfen gören bir kız tarafından kurtarılmıştım. | TED | أخيرًا أنقذتي فتاة كانت تتمشى قرب حوض السباحة التي نظرت صدفة تحت قدميها فرأتني |
Küçük Tish'in o işi tesadüfen mi aldığını sanmıştın? | Open Subtitles | هل تحسب أن تيش الصغيرة قد حصلت على هذا العمل مصادفة ؟ |
Küçük Tish'in o işi tesadüfen mi aldığını sanmıştın? | Open Subtitles | هل تحسب أن تيش الصغيرة قد حصلت على هذا العمل مصادفة ؟ |
tesadüfen "Hödük" kelimesini çok güzel kullandın. | Open Subtitles | مصادفةً لقد استخدمت كلمة أحمق بصورة ممتازة |
Kızımız Ulrike tesadüfen Varşova'da. | Open Subtitles | بالمصادفة ، اٍبنتنا أولريك موجودة هنا في وارسو |
Fizik okumam tesadüfen oldu. | TED | انتهى بي الحال أدرس الفيزياء عن طريق الصدفة. |
Binadaki çalışman tesadüfen mi oluştu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد ان عملك بالابنيه جاء بالصدفه ؟ ؟ |
tesadüfen aynı ismi paylaştığınız kurgusal bir karakter sadece. | Open Subtitles | إنه مجرد شخصية وهمية قد صادف أنها حملت نفس الإسم |
2014'de meslektaşım ve ben, tesadüfen depresyon ve TSSB önleyici ilk ilaçları keşfedene dek. | TED | حتى جاء عام 2014، عندما اكتشفت أنا وزميلي صدفةً أول دواء يستطيع الوقاية من الاكتئاب واضطراب ما بعد الصدمة. |
O yüzden her sabah 11'de markete gelip bir şeyler alacaktı ben de gerektiğinde gidip onunla konuşabilecektim sanki tesadüfen karşılaşmış gibi. | Open Subtitles | لقد اعتادت على أن تكون فى المتجر كل صباح فى الحادية عشر لشراء حاجياتها و استطعت بذلك أن أقابلها و يبدو كنوع من المصادفة |
tesadüfen bazı moleküller gelişigüzel biçimde birbirlerine çarptılar ta ki sonunda biçimlenmiş biri kendini kopyalayana kadar. | Open Subtitles | بطريق الصدفه بعض الجزيئات التحمت ببعضها بطريقه عشوائيه اخيراً تمكن أحد التكوينات من نسخ نفسه |
Kızıma da, göç etmeye teşvik etmek için, dairenin anahtarını tesadüfen mi verdin? | Open Subtitles | وبالصدفة تعطي بنتي شقتك وتشجعها على الهجرة |
(Gülüşmeler) 1996 yılında, aralıkın dokuzunda kendini başından vurdu -- ki bu da tesadüfen Judi Dench'in doğum günü. | TED | (ضحك) في عام 1996، أطلق النار على رأسه في التاسع من كانون الاول / ديسمبر -- وبالمصادفة هو عيد ميلاد جودي دنش. |
Bu olayın seni tesadüfen nasıl bulduğunu, şu Yahudi'yi falan anlat hadi. | Open Subtitles | اخبر هولاء الرجال , كيف انك تعثرت فى كل شئ حيال هذه الجواهر |
Kardeşim, bu bebeği tesadüfen buldum. | Open Subtitles | الأخّ الكبير، وجدت هذا الطفل الرضيع بالصّدفة. |