- Aynen. O büro, ABD içinde ticari bir faaliyetle meşgulse. | Open Subtitles | شكرًا لكِ، وتلك الوكالة على نشاط تجاري مع الولايات المتحدة الأمريكية |
Burdaki Yeni Meksika'daki ticari bir versiyon, adı da Hyperion, ve Oregon'dan NuScale adında bir başkası. | TED | هاهو نموذج تجاري من نيومكسيكو يسمى هايبريون، وآخر من أورجون يسمى نيوسكايل. |
Şehirde düzenlen ticari bir fuar icin getirmiştim. | Open Subtitles | لقد جلبتها معي من اجل عرض تجاري هنا في المدينة هذا الاسبوع |
- Uzatmak istemiyorum. - Ama bu ticari bir gemi, kurtarma değil. | Open Subtitles | اكرة ان اقول هذا ؛ ولكن هذة سفينة تجارية وليست سفينة انقاذ |
Bu uçuş kayıtlarına göre, şu anda ticari bir uçakta. | Open Subtitles | وفقا لهذه المعلومات الجوية فهي على متن طائرة تجارية الآن |
Evet ve her karartma ticari bir alım satıma denk geliyor, yapana bak. | Open Subtitles | أجل، وكلّ فترة إنقطاع للطاقة تتزامن مع مضاربة أسهم مستقبليّة من قبل... |
Maalesef Fromm ayrıca, tıpkı günümüzde yaşadığımız gibi. belirli toplumların ticari bir anlayışla "sahip olma" eğilimine sürüklendiğini öngörüyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، فروم توقع أيضا حضارة . مندفعة تجاريا مثل التي نعيش فيها الآن |
O'Brien, senin ve Bayan Bird'ün ticari bir işe girdiğinizi düşünüyordu... | Open Subtitles | أوبراين تظن بأنك والسيده بيرد تديران مشروعاً تجارياً من نوع ما |
Bizim için ticari bir film çekmek ünlü bir aşçıdan "tavuk nuggets" | Open Subtitles | أما لنا فهى لإنتاج فيلم تجاري سوف اسأل كبير الطباخين |
böylece değişim tamamlandı.Ve 10 milyar ticari bir bankada yatıyor. | Open Subtitles | بذلك ، يتم التبادل, والآن ، يوجد 10 بليون دولار في حساب في مصرف تجاري. |
Neden bir köpek geceyarısından sonra ticari bir kurumun önünde bağlı dursun ki? | Open Subtitles | ولمَ سيكون هناك كلب مُقيّد خارج مبنى تجاري بعد منتصف الليل؟ |
ticari bir şirket, cıvata yapıyor. | Open Subtitles | ,عبارة عن مبنى تجاري مما يجعله مكانا مناسباً لنشاطاته |
Az önce aynı isme ait ticari bir uçuş bileti buldum. | Open Subtitles | وجدت تذكرة إعلان تجاري من الدرجة الأولى تحت نفس الأسم |
ticari bir uçakla Pekin'e gitmiş, oradan da Berlin treniyle geri dönmüş. | Open Subtitles | لقد اخذ رحلة تجارية لبكين ثم انعطف عائدا على متن قطار لبرلين |
Yani kesinlikle çok tohum satma gibi ticari bir ilgi var fakat neyse ki çiftçilerin almak istediği tohumları satıyorlar. | TED | وحتماً هناك مصلحة تجارية ببيع الكثير منها لكن نأمل أنهم يبيعون البذار التي يريد المزارعون شراءها |
ticari bir gemide aşçıydım. Su almak için buraya inmiştik. Liman nerede peki ? | Open Subtitles | فقد كنت طباخ لرحلة تجارية واستزدنا بماء من الجزيرة |
ticari bir mülk mü yoksa bir enerji kaynağı mı olup olmadığını bulmak için. | Open Subtitles | اذا كان ذو حيوية تجارية أو مصدر ممكن للطاقة |
Ve herbir karartma da ticari bir alım satıma denk geliyor, yapana baksana... | Open Subtitles | أجل، وكلّ فترة إنقطاع للطاقة تتزامن مع مضاربة أسهم مستقبليّة من قبل... |
1950'lerde şeker toplama olayıyla daha ticari bir hale geldi, bugün de popülerlik konusunda Noel ile yarışıyor. | Open Subtitles | أصبح تجاريا أكثر في الخمسينات بفضل جملة خدعة أو حلوى واليوم انه ينافس عيد الميلاد من حيث الشعبية |
Tahmin edilemez, spontane, George ticari bir artistti, ama Picasso olabilmeyi istiyordu ki bu da tam olarak benim ihtiyacım olan şeydi. | Open Subtitles | لا يمكن التنبؤ بتصرّفاته، عفويّ، ( جورج) كان فناناً تجارياً.. لكنّه أراد أنّ يكون (بيكاسو)، و هذا مّا أحتجته تماماً. |