| Anne, yarın akşam Tiffany ile birlikte Noel ağacı almaya gidiyoruz. | Open Subtitles | غدا سنذهب مع تيفانى لشراء شجرة الكريسماس |
| Tamam hepsini yaparız! Tiffany, ne kadar deli bir adamla evlendiğinin farkında mısın? | Open Subtitles | حسنا تيفانى ,اتدركين كم انت متزوجة من رجل مجنون؟ |
| Bak Tiffany, eğer bu tahmin ettiğim kişiyse buradan gidebilmemiz için bilet bulabilirim, yani... | Open Subtitles | تيفانى أنظرى , إذا كان هذا ما أظنه فربما أكون وجدت التذكرة التى قد تخرجنا من هنا |
| Her şeyi gözden geçiriyordu, evi kendi inşa etmiş gibi kelebek kanatlarından, Tiffany camından bahsedip duruyordu. | Open Subtitles | كانت هنا تتفرج على كل شيء تتحدث عن اجنحة الفراشات وكأس تيفني |
| Tiffany, ne yapıyorsun? Bu şey nedir? | Open Subtitles | تيفني مالذي تقولين اتذكر اين الصندوق |
| Merhaba. Ben Tiffany. Size katılabilir miyim? | Open Subtitles | مرحبا أنا تيفانى هل تسمحون لى بالإنضمام لكما ؟ |
| Sadece Justin'de var, elbette Tiffany ona aldı. | Open Subtitles | جاستين فقط لديه زوج وبالطبع تيفانى هى من إشتراه له |
| Tiffany sen olduğumu sanıp bana Chris'le tribünlerin arkasında öpüştüğüm için kalleş olduğumu söyledi. | Open Subtitles | تيفانى ظنت أننى أنتِ, وأخبرتنى أننى فظيعة لأننى قبلت كريس خلف المدرجات |
| Tiffany'den aldığın Über kodunu kullanarak | Open Subtitles | لقد إستخدمت أوبار كود الذى أعطتك تيفانى إياه |
| Tiffany ertelenen sınavla ilgili sızlanırken, sen kopya kağıdını Izzy'nin yani benim sıramın altına yapıştırdın. | Open Subtitles | بينما كانت تيفانى تتحدث عن تأجيل الإمتحان لصقت الإمتحان أسفل منضدة إيزى أقصد منضدتى |
| Tiffany sabah dönecek ve dosya kutularını gönderecekmiş. | Open Subtitles | تيفانى عادت فى الصباح وسوف ترسل صناديق الملفات |
| Bu gece yeni Tiffany sergisindeydik. | Open Subtitles | لقد كنا فى افتتاح معرض تيفانى الجديد الليلة |
| Her gece Breakfast at Tiffany nin müziğini dinler tam olarak gece yarısına kadar. | Open Subtitles | أنه يستمع لهذه الموسيقى لفيلم "عشاء عند عائلة تيفانى"كل ليلة حتى منتصف الليل تماما |
| Ta Kansas City'den Tiffany'de Kahvaltı kitabını getirtti. | Open Subtitles | في مدينة تيفني حتي يشتري منها كتابك |
| Tiffany, Anna'yı Jake öldürdüyse, ister hatırlasın ister hatırlamasın, uzun bir süre hapiste kalacak. | Open Subtitles | ؟ (تيفني).. اذا كان (جيك) قد قتل ((انـّا)) |
| Bu resimlerde ne yapıyorsun, Tiffany? | Open Subtitles | ماذا كنتِ تفعلين هي هذه الصور (تيفني).. ؟ كنت التقط الصور |
| Tiffany için kaseti bitiriyordum. | Open Subtitles | أنا انتهيت من تسجيل شريط إلى تيف |
| Üzgünüm Tiffany. Süre doldu. Bizi arama. | Open Subtitles | اسفه تفاني انتهي الوقت لا تتصلي بنا نحن سنتصل |
| O zaman, Tiffany'ye çiçek alsam, ona birkaç şiir yazsam ve de romantik bir akşam yemeği hazırlasam onun tüm problemlerini çözmüş olurum, değil mi? | Open Subtitles | حسنا,اذا اشتريت لتيفاني ورود وكتبت لها قصيده,وطبخت لها عشاء رومنسيا هذا سيحل مشاكلها صحيح؟ |
| Ben bütün gün pislikle uğraşırken, sen Tiffany'de alışveriş mi yapıyordun? | Open Subtitles | لقد تم تجهيز الأوساخ كل يوم، وكنت قد تسوق في تيفاني. |
| Charlotte Denon bir Tiffany nişan yüzüğü istiyor. | Open Subtitles | خاتم الخطبة من تفيني |
| Dur, hayır, sanırım o akşam Tiffany ve Angel'dık. | Open Subtitles | أنتظري أعتقد أننا كنا تافيني وأينجل في تلك الليلة |
| Hayatım zaten şu anda çok berbat Tiffany bir de bu milyonlarca defa daha kötüleştirecek. | Open Subtitles | وكما أن حياتى سئة الآن ياتيفانى هذا سيجعلها أسوأ مليون مرة |
| Tek istediğimiz arkadaş edinmekti, Tiffany bunu kolaylaştırıyordu. | Open Subtitles | كل ما أردناه أن نكتسب أصدقاء وتيفانى سهلت الأمر |