İnsanları bir fikir altında toplamak için bolca baskı yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | استغرق الامر الكثير من لي الاذرعة , من جهتي لجمع الاشخاص للمجيء |
Ve bunun veri toplamak için tek şansı olduğu manasına geldiğini biliyordu. | TED | وذلك يعني أنها علمت بأنه لديها فرصة واحدة فقط لجمع البيانات. |
Elimizdeki kontratı sosyal bilinçli yatırımcılardan para toplamak için kullanıyoruz. | TED | نستخدم العقد لجمع المال من المستثمرين بدافع اجتماعيا. |
Şimdi l ruhlar l've iddia da başarılı olamadı toplamak için fazla mesai çalışmak zorunda, size Büyük Tasarım yapmış hasar geri almak için. | Open Subtitles | الآن يجب أن أضاعف عملي لأجمع الأرواح التي لم أكن قادراً على حصدها لأبطّل العطل الذي سببتيه للتوازن الكوني |
Devlet parasının ırk ayrımıyla ilgili veri toplamak için harcanmaması gerektiğini söylüyor. | TED | تقول مسودة القانون أن أموال الحكومة لا ينبغي إستخدامها لجمع المعلومات حول التميز العنصري. |
Güney Çin Denizinde, balıkçılar fosilleşmiş midye kabuklarını geniş mercan yataklarını kazarak toplamak için büyük çaba sarfettiler. | TED | في بحر الصين الجنوبي يذهب الصيادون لجمع أصداف المحّار المُتحجرة عن طريق الحفر في مناطق واسعة من الشعب المرجانية. |
Hayvanların kanını toplamak için kullandıkları filtre kağıtlarını gösterdiler. | TED | إنهم يعطوننا أوراق الترشيح التي استعملوها لجمع دم الحيوانات. |
Kanıt toplamak için kendi avukatlarını kullanacaklar. | Open Subtitles | ، سيوكلوا محاميهم لجمع الأدلة بدلاً عن الشرطة |
Okula gelince ihtiyacımız olan 200 bin doları toplamak için... | Open Subtitles | أما بالنسبة للمدرسة فنحن ندرس الخيارات المتعددة لجمع المائتي ألف دولار التي نحتاجها |
Tamam. Hayvanları toplamak için fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس لدينا متسع من الوقت لجمع هذه الحيوانات. |
Yaban arısı toplamak için batıya gittiğimde öğrendim. 11 aylığına gitmiştim. | Open Subtitles | إعتدت على الأمر عندما ذهبت إلى الغرب لجمع الغال ، ذهبت لمدة 11 شهراً |
Yani $50,000 toplamak için 30 günümüz var, yoksa Average Joe tarih olacak. | Open Subtitles | حسناً، لدينا 30 يوماً لجمع المبلغ والا سنكون من الماضي |
- Bütün çeteyi toplamak için bahane bulmak zordu. | Open Subtitles | من الصعب العثور على أعذار لجمع العصابه كامله |
Delil toplamak için Suç Mahalli Ekipleriyle irtibata geçin. Tamam. | Open Subtitles | أتصل بوحدة ساحات الجرائم لجمع الأدلـة، حـوّل |
Şüpheli ayrılmış. Delil toplamak için Suç Mahalli Ekipleriyle irtibata geçin. Tamam. | Open Subtitles | رحل المشتبه به، أتصل بوحدة جرائم الساحات لجمع الأدلة ، أنتـهى |
Ve senin kalbini kırdığında, parçaları toplamak için burada olacağım çünkü gerçek bir arkadaş bunu yapar. | Open Subtitles | وعندما يفطر قلبك سأكون هنا لأجمع لك قطعه وأركبها معاً مرة أخري لأن هذا هو ما يفعله الصديق الحقيقي |
Bu yüzden bir eyalete gidip programı denemek ve bilgi toplamak için bağışları kullanacağız. | TED | لذلك سنتخدم أولاً التبرعات لوضع البرنامج في مرحلة التجريب و لتجميع البيانات. |
Stratosfere orada ne olduğunu görmek ve mikroplar toplamak için hava balonları gönderebilirsiniz. | TED | يمكنك إرسال بالونات الطقس إلى طبقة الستراتوسفير، جمع الميكروبات، ومعرفة ما يحصل هناك. |
Burada benim için önemli olan, kargaları fıstık toplamak için eğitebileceğimiz değil. | TED | إذاً الشئ المهم حول هذا بالنسبة لي ليس أنه يمكننا تدريب الغربان لإلتقاط الفول السوداني. |
Kafamı toplamak için kahve almaya gidiyordum. | Open Subtitles | أنا فقط ذاهب لتناول بعض القهوة، أه، فقط لتصفية ذهنيّ. |
Avatar hakkında bilgi toplamak için Güney Kutbu'ndan buzlu sularından Ba Sing Se'nin duvarlarına kadar cesurca bir maceraya atıldılar. | Open Subtitles | و قد سافر حول العالم ليجمع معلومات عن الأفاتار من القطب الجنوبي الباري إلى قلب با سينغ ساي |
Orduyu toplamak için bi kaç gün gerekli iki tarafın da zamana ihtiyacı var | Open Subtitles | سيستغرق الأمر بضعة أيام أيام لتجمع القوات، وكل عمود يحتاج وقت لضبط ما خلاف ذلك. |
Gözetleme ve bilgi toplamak için tasarlanmış. | Open Subtitles | معلومات قوية للمراقبة وجمع المعلومات الاستخبارية |
Ah, evet oyunun başından beri en büyük el oydu ... ama inan bana, onu toplamak için durmadım bile. | Open Subtitles | نعم يا سيدي. هو كان الاقوى فى العب لكن صدقنى، أنا أبدا لم أتوقف لجمعه حتى |
Evet, Eğer çantasını toplamak için zamanı olsaydı, muhtemelen bunu da yanında götürürdü. | Open Subtitles | صحيح ، حسناً ، إن كان لديه وقت لحزم حقائبه فعلى الأرجح سيقوم بأخذ هذه معه |
Biz delil toplamak için buradayız. Sosyal hizmet görevlisi değiliz. | Open Subtitles | نحن هنا لنجمع الادلة نحن لسنا هنا لآداء مهمة إجتماعية |
Alcatraz tüm çürük yumurtaları bir sepette toplamak için yapıldı. | Open Subtitles | القطراز بُنِى لإبْقاء كُلّ البيض الفاســد في سلةِ واحدة. |
Mantar toplamak için biraz yüksek değil mi? | Open Subtitles | إلى أيّ مستوى أرتقيتم بقطف الفطر ؟ |