Geçtiğimiz yılı her bulduğum firsatta topluluk önünde konuşarak geçirdim. | TED | لقد قضيت السنة الماضية أتدرب على التحدث أمام الجموع في كل فرصة تسنح لي. |
Aslında insanların en çok korktuğu on şey listelerinde buna hiç rastlamadım. O listelerde topluluk önünde konuşma veya ölüm vardı. Eminim yardım istemek de o listelerde olmalı. | TED | إلاّ أنني لم يسبق لي أن رأيتها تندرج ضمن إحدى قوائم الأشياء العشر التي يهابها الناس كالتحدث أمام الحشود والموت لكنني على اقتناع تام أن مكانها إحدى هذه القوائم. |
Adrian, topluluk önünde konuşma yapmışsın | Open Subtitles | أدريان ، أنت القيت خطابا أمام مجموعة الناسِ |
Böyle görünen biri, topluluk önünde konuşması gereken bir iş yapamaz zaten. | Open Subtitles | اعنى شخص يبدو مثل هذا يا يعتاد حتماً على إلقاء الخُطب أمام الناس |
Zaten topluluk önünde konuşmak bana ecel terleri döktürüyor. | Open Subtitles | والحديث أمام الطلاب يجعلني اتوتر |
Özellikle topluluk önünde konuşma konusunda. Çünkü o biraz... | Open Subtitles | حسناً، بالتحدّث أمام الجمهور على وجه الخصوص، لأنّها... |
- topluluk önünde konuşmada pek iyi değilim. | Open Subtitles | لستٌ جيدةً في التحدث أمام الناس |
Frank sunuşta yeni, ama Paco büyük bir topluluk önünde bir adamı bıçaklamış. | Open Subtitles | فرانك) لم يسبق له التمثيل) لكنّ (باكو) طعن شخصاً أمام جمهور كبير |
topluluk önünde konuşmakta çok iyi değilimdir... | Open Subtitles | ...أنا فقط لا أجيد التحدث أمام الحشود |
Takotsubo kardiyomiyopati pek çok stresli durumla ilişkili, topluluk önünde konuşmak dahil. (Kahkahalar) (Alkışlar) Aile içi anlaşmazlıklar, kumar kayıpları hatta sürpriz doğum günü. | TED | وقد تم ربط اعتلال جرة تاكوتسوبو للقلب بالعديد من المواقف المجهدة عاطفياً، بما فيها الحديث أمام الجمهور... (ضحك) (تصفيق) والشجارات المنزلية وخسائر القمار، بل حتى خلال حفلة ميلاد مفاجئة. |