Yakın zamanda, geride bıraktığımız on yıl içerisinde bölge toplumlarının tereddütlü de olsa bir araya gelmeye başladıklarına şahit oluyoruz. | TED | ومنذ عهد قريب، وفى العقد الماضى، بدأنا نرى هذه المجتمعات قد بدأت، بتردد، فى أن تقترب من بعضها البعض. |
Aynı zamanda Batı toplumlarının kaynaklarını ve şevklerini de yok ediyor. | TED | و استنزاف ايضا موارد و معنويات المجتمعات الغربية |
Uzun zamandır Batı'nın bir dostu olarak Batı toplumlarının ne kadar kötümser olduklarının farkındayım. | TED | كصديق منذ فترة طويلة مع الغرب أنا مدرك بالفعل بكيف أصبحت المجتمعات الغربية متشائمة |
toplumlarının iyiliği için çalışan ve mücadele eden sosyal ve politik liderlerin çoğu tehdit edildi ve hedef yapıldı. | TED | أغلب القادة السياسيين والاجتماعيين ممن يعانون ويعملون من أجل تحسين مجتمعاتهم تلقوا تهديدات واستُهدفوا. |
İki yazar da toplumlarının bozukluklarını ve dahası dikkatsizliklerini ele almış. | Open Subtitles | كلا الكاتبين، تميزت مجتمعاتهم بالفساد و أكثر من هذا بالفتور |
RP: Toplum sağlığı çalışanları kendi toplumlarının sağlık sorunlarını ele almak üzere eğitilir. | TED | ر.ب: العاملون بقطاع الصحة مدربون على معالجة المشاكل الصحية في مجتمعهم. |
Tüm Batı sanayi toplumlarının dogması. | TED | المبدأ السائد في كل المجتمعات الغربية الصناعية |
Yani benim bahsettiğim şey modern, bolluk içindeki Batı toplumlarının garip sorunu. | TED | إذا المشكلة التي أتحدث عنها تخص المجتمعات الغربية الحديثة والغنية. |
Tarım toplumlarının sosyalist sistemlerde daha başarılı olduğu. | Open Subtitles | المجتمعات الزراعية انهارت تحت الضغوط المدنية والاشتراكية |
bir yargıç adalet getirmez, yasaları tatbik eder. Aslında günümüz modern toplumlarının içinde bulunduğu açmaz yasal olanın adil olduğuna inanmamızı istemeleri. | Open Subtitles | لكنه المسؤول عن تطبيق القانون مشكلة المجتمعات الحديثه إنها تجعلنا نؤمن |
Eski mağara toplumlarının bile iletişime ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | حتى ابسط المجتمعات في الكهوف تحتاج للتواصل |
Bu üç iç içe geçmiş süreçler bireyler için radikal sonuçlarla batı toplumlarının tüm geleneksel mafsallarını tamamen yok etti. | TED | وهذه الإجراءات الثلاث مجتمعة قد قضت بالكامل على جميع السلوكيات التقليدية في المجتمعات الغربية التي كان لها آثار راديكالية على الأفراد |
(Gülüşmeler) İnsan toplumlarının %86'sı, bir erkeğin birkaç eşinin olmasına müsaade ediyor: Çok eşlilik. | TED | (ضحك) 86% من المجتمعات الإنسانية ، تسمح للرجل بتعدد الزوجات: تعدد الجينات. |
Bayanlar ve baylar, milyonlarca kadının içinde olduğu bu kötü durum değişebilir eğer farklı bir şekilde düşünebilirsek eğer kadınlar ve erkekler farklı düşünürlerse eğer gelişmekte olan ülkelerdeki ataerkil toplumların kadın ve erkekleri toplumlarının ve ailelerinin normlarını kırabilirlerse eğer ülkelerindeki sistemin kadınların en temel insan haklarına karşı çıkarılmış olan ayrımcı kanunları ortadan kaldırırlarsa. | TED | سيداتي وسادتي وضع الملايين من النساء يمكن أن يُغَيّر إذا فكرنا بطريقة مختلفة، إذا فكر النساء والرجال بطريقة مختلفة، إذا النساء والرجال في المجتمعات الذكورية والقبلية في الدول المتطورة، إذا استطاعوا أن يكسروا بعض عادات العائلة والمجتمع، إذا كان بامكانهم إلغاء القوانين العنصرية في الأنظمة في دولهم، التي تتعارض مع حقوق الإنسان الأساسية للنساء. |
Şu anda hayat kurtarmalarının yanında, toplumlarının yaralarını sarmaya ve savaş bittiğinde onları iyileştirmeye çalışan insanları desteklemeliyiz. | TED | نحن بحاجة لدعم الناس من لا يقتصر علمهم على إنقاذ حياة الآخرين، ولكنهم سيكونون من يخيطون جراح مجتمعاتهم من جديد، لمساعدتهم على الشفاء حين انتهاء الصراع. |
Sırlar toplumlarının, kimliklerinin merkezidir. | Open Subtitles | الأسرار مركز هوياتهم، مجتمعاتهم |
Dünyanın en fakir, en çökmüş yerlerinden sadece iyi değil, kendi toplumlarının çaresizce ihtiyaç duyduğu mükemmel birer doktor olacaklarına, birçok doktorun çalışmayacağı, sadece fakir değil, ama çoğu kez tehlikeli yerlerde, sırt çantalarında panzehirler taşıyarak veya uyuşturucu, çeteler ve kurşunlarla delik deşik edilmiş mahalleleri, kendi evleri bildikleri yerleri gezerek çalışacaklarına inanan bir okul tarafından seçiliyorlar. | TED | يتم تجنيدهم من أفقر و أكثرالأماكن تحطماً في العالم بواسطة الكلية التي تؤمن أنهم يستطيعون أن يصبحوا ليس فقط أطباء جيدين بل الأطباء الأكثر تميزاً الذين تحتاجهم مجتمعاتهم بشدة، إنهم سيتدربون في أماكن لا يعمل فيها معظم الأطباء، في أماكن ليست فقيرة فحسب بل و كثير من الأحيان خطيرة، يحملون ترياق السم في حقائبهم أو يتنقلون في الحارات التي مزقتها المخدرات أو العصابات أو الرصاصات، أرض وطنهم. |
Tüm bu sürede toplumlarının değerleri öğretilirken dünya yalnızca bir soyutlama olarak var olmaktadır. | TED | كل هذا الوقت العالم يبدو كأنه لوحة تجريدية لأنهم تعلموا قيم مجتمعهم |
Ve bu toplumlarının sonu olmuş gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ويبدو أن هذه الاحداث أدت الى الكارثة التي انهت مجتمعهم |