toplumsal adalet anlamında ibreyi döndüren şey budur. | TED | وهذا ما يدفعُ النشاط قدمًا فيما يخص العدالة الاجتماعية. |
Fakat bu işe uzun süren bir toplumsal adalet aktivistliği döneminden sonra ulaştım ve insanların kurgusal olmayan hikâyelerden, eğlenceden fazlasıymış gibi, toplumsal eylem için hızlandırıcı olmakla ilgiliymiş gibi bahsetme biçimleriyle ilgileniyorum. | TED | لكنني جئتُ لهذا العمل بعد تاريخ طويل كناشطة من أجل العدالة الاجتماعية ولذلك أنا متحمسة حقًا في الوسائل التي يسردُ فيها الناس القصص الواقعية ورغم ذلك هي عن شيء أكثر من الترفيه، هي حول كيفية أن نكون محفزين من أجل العمل الاجتماعي. |
Irkçılık ve cinsiyetçilik gibi birçok toplumsal adalet probleminin çeşitli toplumsal adaletsizlik katmanları oluşturarak örtüştüğü gerçeğini ele almak için uzun yıllar önce ''kesişimsellik'' terimini kullanmaya başladım. | TED | منذ عدة سنوات، بدأت باستعمال مُصطلح "التقاطع المجتمعي" للتعامل مع حقيقة أن العديد من قضايا العدالة الاجتماعية مثل العنصرية والتعصب الجنسي غالبًا ما تكون متداخلة، مما يخلق مستويات متعددة من الظلم الاجتماعي. |
toplumsal adalet aktivisti olduğum yıllardan biliyorum, medya kuruluşlarının, güçlü hikâye anlatıcıların sesleriyle birleştirilmiş güvenilir gerçeklerine ihtiyacımız var. | TED | كناشطة عدالة اجتماعية لسنوات عديدة أعرفُ جيدًا أننا نحتاجُ إلى حقائق موثوقة من المؤسسات الإعلامية بجانب الأصوات الفعالة من رواة القصص. |
Kişisel sorumluluk almalıyız; tüm dünyada toplumsal adalet, çevresel sürdürülebilirlik, devletlerin hesap verme sorumluluğu, insan hakları, basın özgürlüğü ve özgür internet kullanımı için savaşan bireylerin ve grupların büyüyen ekosistemine katılarak veya en azından aktif destekleyerek. | TED | يجب علينا أن نأخذ مسؤولية شخصية بالانضمام-- أو على الأقل , الدعم بإيجايبة-- المنظومة المتنامية للأفراد والجماعات الذين يقاتلون من أجل عدالة اجتماعية, استدامة بيئية , مساءلة الحكومة, حقوق الإنسان, حرية الصحافة وانترنت مجاني ومفتوح, في جميع أنحاء العالم. |