Sonra bir bakarsınız far sürmüş ve yüksek topuklu ayakkabılar giymiş. | Open Subtitles | و بعدها كما تعلمون تضع ظل للعينين و ترتدي كعب طويل |
topuklu ayakkabının bir tekiyle yürüyen bir kadın gördün mü hiç? | Open Subtitles | هل رأيت في حياتك إمرأة تمشـي بفردة واحدة وذات كعب عالي |
Bir dahaki sefere de topuklu ayakkabının duruşunu güzelleştirdiğini söyler. | Open Subtitles | التالي انه سوف يقول الكعب العالي الخاص بك جيدة لوضعه. |
Tanrım, ayaklarım bazen topuklu giyince çok acıyor ve kadınların konuştuğu diğer şeyler. | Open Subtitles | ياللهول, هل الكعب العالي يؤلم القدم أحياناً والأشياء الأخرى التي تتحدث عنها النساء |
Ben, benim at kuyruğum vardı, askısız bir elbise ve yüksek topuklu. | TED | بالنسبة لي، كانت لدي ضفيرة كذيل الحصان، وفستان حمالات وأحذية بكعب عالي. |
Kaç kere bir şüpheliyi konuşturmak için elbise ve uzun topuklu giydin? | Open Subtitles | كم مرةَ اضطررت للوضع في كعوب عالية وثوب لجر مشتبه للتحدث ؟ |
- Hadi. topuklu ayakkabı giyiyorsun ve 3 galon parfüm sıkmışsın üstüne | Open Subtitles | أنت ترتدين كعب عالي وتضعين , مثل , ثلاثة غالونات من العطر. |
Bu parlak siyah, bu kadife siyah, bu kısa topuklu. | Open Subtitles | هذه جلد جلد لماع أسود، جلد غزال أسود كعب هرة. |
ESPYs 'e bir saat öncesindeyiz. ve düşündü ki, iki inç uzunluğunda topuklu almak zorunda fakat aslında 3 inç topuklu satın aldı. | TED | قبل ساعة من توزيع جوائز الحفل واعتقدت انها اشترت حذاء بكعب ذا ارتفاع بوصتين ولكنا اشترت حذاء ذا كعب بارتفاع 3 بوصات |
Yüksek topuklu giyiyor olması biraz ilginç değil mi? Öyle mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ شيئا غريبا فى ارتدائها كعب عالى ؟ |
Bana on santim topuklu bir ayakkabı gösterebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تريني شيئا في كعب أربعة بوصة؟ |
Evet, Alice Krauss. 10 cm topuklu ayakkabıyla dolanırdı. | Open Subtitles | أليس كراوس تتهادى بحذاء ذو كعب أربعة بوصات |
İlkokuldan Bayan Ethel J. Banks'i de gördüm her gün topuklu ayakkabılar ve inciler giyerdi. | TED | و رأيت السيدة إيثل ج. بانكس و التي كانت تتحلى باللآلئ و الكعب العالي في كل يوم في المدرسة الابتدائية. |
Nisan 1992'de bir gün mini eteği ve yüksek topuklu ayakkabılarıyla işe gitmek üzere yürüyordu. Bir bankada çalışıyordu. | TED | كانت ذاهبة لعملها في أحد أيام أبريل من عام 1992 .. بتنورتها القصيرة وحذائها ذا الكعب العالي. |
Güzel kıyafetler, topuklu ayakkabılar giyerlerdi. | TED | أنهم ارتداء فستان لطيفة، أحذية ذات الكعب العالي. |
Jersey'liyim, şık giyinmekten hoşlanırız, yani arkadaşlarım topuklu giyiyorsa ben de giyiyordum. | TED | ولأنني من نيوجرسي، فإننا مهتمون جدا بأن نبدو بكامل أناقتنا، لذا إن كانت صديقاتي تلبسن الكعب العالي، فأنا ألبسه أيضا. |
İçini gösteren türden bir bluz. topuklu ayakkabı da var. | Open Subtitles | إنّه من النوع مكشوف الصدر , و حذاء بكعب عالي |
Ve cidden, topuklu giyebiliyorum. | TED | اتحدث بجدية .. ويمكنني ان ارتدي احذية بكعب عال |
Alçak topuklu, ayak tabanını destekleyen doğru ayakkabılar giyin ve telefonla görüşürken kulaklık seti kullanın. | TED | إرتدي أحذية ذات كعوب منخفضة وتدعم تقوس القدم جيداً وإستخدم سماعات الأذن للإتصالات الهاتفية. |
- ...daha sık topuklu ayakkabı giyebilirim. - Vay canına. İzin almaya çok yaklaştın. | Open Subtitles | وأنا يمكنني ارتداء الكعوب كثيراً كان ذلك قريب جداً من أن يكون ذو سلطة |
Yüksek topuklu ayakkabılar giymek zorunda olmadığımı, pembe renkli kıyafetler giymek zorunda olmadığımı anladım, ve ortama uyum sağladım. | TED | مكان لا يتوجب علي فيه ان ارتدي كعباً عالياً ولا يتوجب علي ان ارتدي الالوان الزهرية مكانٌ اشعر انني انتمي إليه |
Kanka Life dergisinin Mayıs sayısı kızı. Motorsiklet üzerinde bacaklarını ayırarak oturmuş, sivri topuklu ayakkabıları ve leopar desenli külodu içinde narin bir çiçek. | Open Subtitles | فتاة مجلة (الأخوة) لشهر مايو زهرة رقيقة في محفات الخناجر وسراويل النمر |
Ona arka koltukta yüksek topuklu giymemesini söyle. | Open Subtitles | أخبرها فقط أن لاترتدي كعبا عاليا في المقعد الخلفي |
Kolaysa dene bakalım, aşağılık! O yüksek topuklu ayakkabılarla kendini bir halt sanıyorsun! | Open Subtitles | اود رؤيتك وانت تحاولين ذلك يا اللعينه هل تظنين حقاً ان كعبك العالي كان رهيباً؟ |
Dükkana gelirken neden topuklu giyiyorsun? | Open Subtitles | لم ترتدي حافظة نعل عند ذهابك إلى المتجر؟ |
Çünkü poposunu fırtlatan ve topuklu ayakkabıya uygun yeni bir bacağı var. | Open Subtitles | لأنها تملك قدما مثيرة للكعب تجعل مؤخرتها تبرز. |
Arabadan inmek zorunda kaldım ve bir kilometre boyunca topuklu ayakkabıyla yürüdüm. | Open Subtitles | لذا فاضطررت للخروج من السيارة و السير بالكعب العالي لأكثر من ميل |