Sen Alman turistlerle konuş. Sor bakalım bunu hatırlıyorlar mı? | Open Subtitles | تحدث مع السياح الألمان واعرف ما اذا كانوا يتذكرون هذا |
Sinir bozucu turistlerle başa çıkabilmek için Eric çok büyük miktarda Mountain Dew tüketiyordu. | Open Subtitles | والآن, للتعويض عن السياح المزعجين إيرك يتناول كميات هائلة من ماوتن ديو |
Kuruduğunda diğer turistlerle birlikte kır evine dönebilirsin. | Open Subtitles | بمجرد أن تجف، بوسعك العودة إلى المعرض مع بقية السياح. |
Alman turistlerle doluymuş bu yüzden ikimize de dönüş bileti aldım. | Open Subtitles | إنها مليئة بالسياح الألمانيين لذا لذا إبتعت لنا تذكرة عودة. |
Cesedi bulduklarında teknesi Japon turistlerle doluymuş. | Open Subtitles | هو و قارب ملئ بالسياح اليابانييين عثروا عليه هنا في المياه |
Her yıl burada siz Amerikalı turistlerle uğraşmak zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | دعونا نذهب كل عام علينا التعامل معكم "أيها السياح "الأمريكان |
Bridgett'in turistlerle flört etmesinden hoşlanmazdı. | Open Subtitles | لم يعجبه مزاحها مع السياح ,وكما اخبرتك |
Mekan turistlerle ve festivale gidenlerle dolu. | Open Subtitles | المكان كان يعج برواد المهرجان و السياح |
Evet Haziran'da, turistlerle birlikte. | Open Subtitles | أجل, فى يونيو مع وصول السياح. |
- turistlerle meşgul. | Open Subtitles | إنها مشغولة مع السياح |
- turistlerle meşgul. | Open Subtitles | إنها مشغولة مع السياح |
Seni kaybedersem, turistlerle bir başıma kalırım. | Open Subtitles | إن فقدتك سأبقى وحدى مع السياح |
Varşova. Yılın bu zamanı turistlerle dolup taşıyor. | Open Subtitles | (وارسو) في هذا الوقت من السنة سيكون السياح في كل مكان |
turistlerle berabersiniz. | Open Subtitles | أنت مع السياح |
Şimdi de tek gördüğümüz hapishane mavnası ya da ucuz kumar ve ucuz seks peşindeki turistlerle dolu ulaşım gemileri. | Open Subtitles | الآن كل ما نراه هو مركبة السجن أو وسائل النقل ممتلئة بالسياح يبحثون عن القمار الرخيص وممارسة الجنس |
Eğer bu belçantası tepelemek, turistlerle ilgili bir olaysa... | Open Subtitles | حسناً إذا كان ضرب الناس يتعلق بالسياح |
Briny Sahili, hava sıcak ve güneşliyken turistlerle dolar taşar, insan hasırını serecek yer bulamazdı. | Open Subtitles | عندما كان شاطئ "برايني" حاراً ومشمساً، كان يعج بالسياح وكان يستحيل إيجاد مكان جيد ليمد المرء بطانيته. |
Oteller bu salak turistlerle dolu. | Open Subtitles | الفندق يغص بالسياح |