Kıyının uzak taraflarında gemiden atlamışlar ve küçük ev turlarına başlamışlar. | Open Subtitles | لقد استقلّوا السفينة بمُوازاة الساحل وهم في جولتهم الصغيرة إلى وطنهم |
Onlarla tanışacağım ve turlarına katılacağım. | Open Subtitles | سأقابلهم وأرافقهم في جولتهم الموسيقية. |
Dünya turlarına çıkan ve ünlü kareograflarla çalışan birileri mesela. | Open Subtitles | بشأن صنع مواهب معركة العام مثل شخص قام بجولات أو عمل في بطولات كبرى |
Genç bir çocukken annem beni kendi tabiriyle "Manhattan gizemli turlarına" götürürdü. | Open Subtitles | عندما كنتُ صبياً، كانت والدتي تأخذي لأمر دعته بجولات (مانهاتن) الغامضة. |