Sürücülerden biri... elinde çenesine kadar gelen bir şey tutuyordu. | Open Subtitles | واحد من السائقين كان يمسك شيئا ما يصل إلى فمه |
Aleti zaten ince ve zayıf bir tel bir arada tutuyordu. | Open Subtitles | على أية حال لم يمسك بتلك العجلة القديمة إلا البصاق وسلك. |
Eskiden onları Dan tutuyordu, ama bu sefer seni kalkan olarak kullanıyor. | TED | في الواقع كان دان يحمل البالونات .. ولكنه اليوم يستخدمك كجدار حامي |
İmgelemde, elinde bir alet tutuyordu. Alet verici gibi bir şeydi. | Open Subtitles | في الرؤيـة، كان يحمل جهازاً بدا كجهاز إرسال من نوع ما |
O kadını gördüm, hala elinde magazin dergisi tutuyordu! | Open Subtitles | وجدت نفسي أمام المرأة وجهاً لوجه ، كانت تمسك بمجلة |
Geri döndüğünden beri vahşi domuzlara karşı hep dolu tutuyordu. | Open Subtitles | هو دائماً يبقي سلاحه جاهزاً من أجل الخنازير البرية |
Geçen ay yağmalandıktan sonra hastane kan bankasını boş tutuyordu. | Open Subtitles | أبقت المستشفى خزائن الدّماء فارغة مُنذ أُغير عليهم الشهر الفائت |
Beni kolları arasında tutuyordu. | Open Subtitles | ...حسناً، لقد كان يمسكني بذراعيه |
Kızın kolunu tutuyordu, kız da kurtulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لكنّه كان يُمسك ذراعها، وكانت تُحاول الهرب. |
Doaa bacaklarını göğsüne çekmiş oturuyordu, Bassem onun elini tutuyordu. | TED | "دعاء" كانت جالسة وأرجلها محشورة وملاصقة لصدرها "باسم" يمسك يديها |
Bir parçam beni tutuyordu. | Open Subtitles | بعض جزء مني كان يمسك بي مرة أخرى، مع العلم أنني قد ذهبت بعيدا جدا. |
Görünüşe göre, Quentin onu baskı altında tutuyordu ve onunla beraber vince atladı. | Open Subtitles | يبدو ان كوينتن كان يمسك به بالقوة وصعد به على الرافعة معه |
Şimdi, bütün bunlar olurken, elinde küçük bir not defteri tutuyordu bazen defteri açıp sayfalarını çeviriyordu ve bir şeylere bakıyordu. | TED | طوال تلك المدة كان يحمل مفكرة صغيرة ويفتحها من وقت لآخر ويقلب في الصفحات وينظر إلى شيء ما |
Babasının onu sevdiğini her zaman biliyordu ama şu anda, gerçekten elinde bunun kanıtını tutuyordu. | Open Subtitles | علم أنّه والده لطالما أحبّه ولكن في تلك اللحظة, كان في الحقيقة يحمل الدليل بين يديه |
Başına bir bone takmış, ve bezelye yeşili bir elbise giymiş, kollarında bir şala sardığı bir yastık tutuyordu, sanki tuttuğu bir bebekmiş gibi. | Open Subtitles | لكنه كان بيتر يرتدي قلنسوة و فستان أخضر و يحمل وسادة في ذراعة ملفوفة في شال كما لو كان طفلاً |
Zwicky'nin karanlık madde dediği galaksileri bir arada tutuyordu ise belki de her bir galaksinin de bir arada durmasını o sağlıyordu. | Open Subtitles | ربما انها أيضاً تمسك المجرات كلاً على حِده لمعرفه ذلك ، الخبراء صنعوا مجرات إفتراضيه في الكمبيوتر |
Ama onu bulduğumda hâlâ o kamp çantasını tutuyordu içinde topladığınız erzaklar olan çantayı kendi başına taşıyamayacağı kadar ağır olan çantayı. | Open Subtitles | ولكن عندما وجدتها كانت تمسك الحقيبة الصوفية ممتلئه بالمؤون التي أنتم جمعتوها |
Geçen gece gördüğümüzde elinde bunu tutuyordu. | Open Subtitles | كانت تمسك بهذه حينما رأيناها اليلة الماضية |
Anasazi o ayinleri gizli tutuyordu çünkü kimsenin o eşiği açıp o varlıkları dünyaya sokmasını istemiyordu. | Open Subtitles | هناك حيث يبقي الأناسازي طقوسهممخفيةكي يفتحأحد ذلك الباب.. ويدع تلك المخلوقات بالعبور إلى عالمنا. |
Yeni ilaçlar onları sağlıklı tutuyordu. | TED | العقاقير الحديثة أبقت على الماشية بصحة جيدة. |
Beni sıkı tutuyordu. | Open Subtitles | كان يمسكني ويمسك بأثدائي |
Sol elinde, zarfı mühürlenmiş bir not tutuyordu. | Open Subtitles | وفى يده اليسرى كان يُمسك بملحوظه |
Hayır. Galiba Craig onu iyi niyetinden dolayı tutuyordu. | Open Subtitles | كلا ، أعتقد أن كريج قد أبقاه هنا لطيبة قلبه فحسب |
KAZA ANINDA ANNA MORGAN KUCAĞINDA KIZINI tutuyordu | Open Subtitles | المشاهدون قالو أن , آنا كانت تحمل إبنتها بين ذراعيها |
Son birkaç yıldır seni kilit altında tutuyordu değil mi? | Open Subtitles | لكنه أبقاكِ حبيسة في السنوات القليلة الماضية |
Her tıklatma bir sayıydı. Ve her sayı beni güvende tutuyordu. | Open Subtitles | كل طرقة كانت رقم وكل رقم أبقاني آمنة |
Durduğunda, bıçağı hâlâ elinde tutuyordu. | Open Subtitles | وعندما توقف عن طعنها كان ممسكاً السكين بيديه |