Ne zaman gözlerimi kapasam, uçuşan kurşunlar, kan ve iç organlar görüyorum. | Open Subtitles | اسمع ، كلما أغلقت عيناي أرى الرصاصات تتطاير و الدماء و الأحشاء |
Hava olduğunu bilmiyordum. Havada uçuşan parçalar gördüm sanki. | Open Subtitles | لم أعلم أنه هواء إعتقدت أني رأيت رقطات تتطاير |
Bu yüzden etrafta uçuşan dalgaları görebiliyorum. | Open Subtitles | نني يمكنني رؤية كل الموجات تطفو في كلِّ مكان حولي |
Charlton Heston ise havadan topladığım uçuşan tüylerden. | TED | و"تشارلتون هستون" مصنوع من ليفة تطفو أخذتها من الهواء. |
uçuşan şarapnellerden biri saplanmasın sonra. | Open Subtitles | ربما يوجد بعض الشظايا متطايرة هنا و هناك |
Şu uçuşan cam parçalarından uzak dursak daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | الا تعتقد انه من الأفضل أن نذهب إلى الجانب الآخر بعيداً عن الزجاج المتطاير ؟ |
Ay ışığında o solgun alnına, kapalı gözlerine rüzgârda uçuşan tutam tutam saçlarına bakıp kendi kendime şöyle dedim: | Open Subtitles | في ضوء القمر، نظرتُ إلى جبهته الشاحبة، أعينه المغلقة، خصلات شعره التي تتأرجح في الهواء، وقلت في نفسي، |
Her zaman etrafta uçuşan elektrik vardır. | Open Subtitles | -هنالك دائما بعض الكهرباء تطوف في الأجواء |
Kafamın üzerinde uçuşan yalanları görmek zor değil fakat onları vurup indirmek çok zor. | Open Subtitles | لا تصعب عليّ رؤية الأكاذيب التي تتطاير من فوق رأسي ولكن يستحيل عليّ تقريباً القضاء عليها |
Ve her yerde uçuşan görünmez mikroplar var. | Open Subtitles | وتوجد جراثيم خفية تطفو في كل مكان |
uçuşan kurşunlar olacak. Kurşunlardan daha hızlı koşamam. | Open Subtitles | سيكون هناك رصاصات متطايرة لا يمكنني الجري أثناءها |
Şu uçuşan cam parçalarından uzak dursak daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | الا تعتقد انه من الأفضل أن نذهب إلى الجانب الآخر بعيداً عن الزجاج المتطاير ؟ |
Ortalık karışacak, havada uçuşan mermiler falan... | Open Subtitles | و الكثير من التشويش و الكثير من الرصاص المتطاير |
Vampir efsanesinin 5 belirgin özelliğini listeledin... Uyurgezerlik, güveler, uçuşan tozlar... | Open Subtitles | ذكرت 5 سمات مميزة لمصاصي الدماء المشي أثناء النوم، العث، الغبار المتطاير... |
Ay ışığında o solgun alnına, kapalı gözlerine rüzgârda uçuşan tutam tutam saçlarına bakıp kendi kendime şöyle dedim: | Open Subtitles | في ضوء القمر، نظرتُ إلى جبهته الشاحبة، أعينه المغلقة، خصلات شعره التي تتأرجح في الهواء، وقلت في نفسي، |
Sadece havada uçuşan gazlar varmış. | Open Subtitles | كانت مجرد غازات تطوف في الفضاء - الأرض؟ |