ويكيبيديا

    "uçup" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تطير
        
    • يطير
        
    • طار
        
    • طارت
        
    • نطير
        
    • تحلق
        
    • يحلق
        
    • سنطير
        
    • أطير
        
    • سأطير
        
    • يطيروا
        
    • يطيرون
        
    • سيطير
        
    • بالطيران
        
    • بعيدًا
        
    Bütün alaycı kuşlar uçup gittiğinde, son dört gün gibi ses çıkaracaklar. TED عندما تطير كل الطيور المحاكية بعيداً، سيصدروا صوتاً مثل الأربع أيام الأخيرة.
    uçup gitmesinden korktuğum için, bir ağaçmışım gibi yapmaya başladım. Open Subtitles كنت خائفا أن يطير بعيدا لذا فقد إدعيت نفسي شجرة
    Her neyse zamanımız doldu. Böylece bir gün daha uçup gitti. Open Subtitles لقد اوشكنا على نهاية وقت برنامجنا وياله من وقت,فقد طار طيراناً
    uçup, gidişini görünce ona ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım. Open Subtitles لم أعرف كم أحتاجها حتى الليلة التى طارت فيها بعيدا
    Buradan uçup gideceğim. Oh, evet, uçabiliriz, buradan gidebiliriz! Open Subtitles سأحلق بعيداً عن هنا نعم، يمكننا أن نطير، نطير بعيداً عن هنا
    uçup duruyordu sonra birden şiddetle kuleye çarptı. Open Subtitles كانت تحلق فى هذا الاتجاه ثم ارتطمت بالبرج
    İhtiyar adam yıllar önce uçup gitti sanıyordum. Open Subtitles أعتقد أن الرجل العجوز كان يحلق بها قديماً.
    Bayanlar ve baylar boksta kalan son itibar artık pencereden uçup gidiyor. Open Subtitles سيداتي سادتي، آخر ذرّة وقار متبقية في الملاكمة، تطير من النافذة فعلاً.
    Vietnam zamanından kalma uçaklarla Kansas üzerinde uçup Çin malzemeleri atan uçaklardan bahsediyoruz. Open Subtitles نحن نَتحدّثُ عن طائراتِ فيتنام تطير خلال المجال الجوي لكنساس لاجل هبوط صيني؟
    İçine bir baykuş girmişti. Geceliğin boyun kısmından uçup gittiğini gördük. Open Subtitles بومة علقت بها لقد رأيناها وهي تطير خارجه من فتحة الرقبة
    Bu serçenin uçup gittiğini görmeniz yakınlarda bir kasaba olduğu anlamına gelir. Open Subtitles يظهر ان العصفور يطير في تشكيلات يَعْني ان هناك قرية قريبة هناك
    Prosciutto'yu kurtarmayı başarıyor. ama devamında masa örtüsünü kaybediyor. ki onu sağ üst köşede uçup giderken görebilirsiniz. TED وتتمكن من انقاذ اللحم، ولكنها خسرت مفرش المائدة . الذي يمكن ان تراه يطير بعيدا في الركن العلوي على اليسار
    O ve oğlu, sadece kuşların ve tanrıların yapabildiği gibi hapishaneden uçup gideceklerdi. TED يمكنه أن يطير هو وابنه بعيدًا عن سجنهما فقط كما تستطيع الطيور أو الآلهة أن تفعل.
    General onu pikabın üzerinde döndürünce savruldu gitti pervaneye doğru uçup, doğrandı. Open Subtitles جنرال جعلة يدور على المسجل بسرعة ومن ثم طار ليخترق المروحة
    Tıpkı küçük kızkardeşim gibi. Geceleyin doğdu, sonra uçup gitti. Open Subtitles مثل أختى الصغيرة ولدت بالليل ثم طارت بعيداً
    O zaman eminim uçup giderken, havadan çok net görebileceğiz. Open Subtitles إذاً أنا واثق أنه بإمكاننا رؤيته بكل وضوح بينما نطير من فوقه
    Kuşlar buradan uçup gidiyorlar. Ben neden gidemiyorum? Open Subtitles الطيور تحلق بعيدة عن هنا فلماذا لا أستطيع بحق الجحيم؟
    uçup gitmek isteyen küçük kuş hikayesini sana da anlattı mı? Open Subtitles هل أخذتك قصتها عن ذلك الطائر الذى يحلق بعيدا
    Alçaktan uçup o otelin çatısını yalar geçeriz. Open Subtitles سنطير على مستوى منخفض ونهزّ بلاط سقف ذلك الفندق
    Ben aksiyon kahramanı rüyaları görüyorum, süper kahraman gibi uçup duvarların içinden geçiyorum. Open Subtitles يأتيني أحلام لأعمال الأبطال الخارقين وكأنني أطير بالأنحاء مثل الأبطال الخارقين, وأخترق الجدران
    Sence uçup giderek, herkesi terk mi edeceğim? Open Subtitles هل تظنيني أنني سأطير بعيدًا وحسب؟ وأتخلى عن الجميع؟
    Bir ağaca yükselebilecek kadar güçlendikten sonra da gökyüzüne doğru uçup gider. Open Subtitles حتى يصبحوا أقوى بما فيه الكفاية أن يطيروا إلى شجرة ، ثم إلى أعلى الأشجار ، ثم إلى السماء.
    Biz de hayal ederdik, belki bir gün hayata geri dönerler ve o reçineden sürünerek çıkıp, yapabiliyorlarsa, uçup giderler. TED وقد كنا نتخيل أنهم ذات يوم سوف يعودون للحياة وسيهربون من علبة التحنيط، وعندها، سوف يطيرون بعيداً.
    Kilisenin üzerinden uçup aşağı pirinç taneleri atacak. Open Subtitles سيطير فوق الكنيسة ويلقي بالارز من الطائرة
    Sayenizde New York'a uçup, annemle birlikte hindi yiyeceğim için 2 kat daha mutluyum. Open Subtitles لكن الآن سعادتي مضاعفة بالطيران إلى نيويورك لأَكْل الديك الرومي مَع أمِّي
    Kapkaranlık sana doğru anda yol veriyor, o duvardan uçup gidiyoruz ve güzel mavi bir gökyüzü ortaya çıkıyor. TED تفسحُ ظلمة الأسود الداكن الطريق في اللحظة المناسبة، نُطير بعيدًا ذلك الجدار، ونكشفُ عن السماء الزرقاء الجميلة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد