Yani çocuklar boş depoyla gözü kapalı uçuyorlar. | Open Subtitles | للوصول الي نقطة العودة اذاً رجالنا يطيرون بدون اتجاه بخزانات فارغة |
Bu Roma'lılar iyiymiş. Diğerlerinden daha uzağa uçuyorlar | Open Subtitles | أولئك الرومان جيّدون يطيرون أفضل من الآخرين |
Bir yıldan daha az bir sürede 65.000 km uçuyorlar. | TED | فهي تطير مسافة 65000 كيلومترا في أقل من عام واحد |
Her sabah çiftliğe gelmek için 241 kilometre uçuyorlar. | TED | وكل صباح تطير .. 150 ميلاً إلى المزرعة .. |
Sığırcık denilen kuşlar var. “Sığırcık sürüsü” denilen gruplarla uçuyorlar. Buna büyük bir kuş bulutu da denilebilir. | TED | هناك تلك الطيور التي تدعى بطيور الزرزور تحلق في جماعة وتدعى بسرب الطيور بشكل عام مشكّلة سحابة كبيرة |
Birbirlerine bu kadar yakin uçuyorlar, manevra yapiyorlar ve bizim pilot onu vurmuyor. | Open Subtitles | لذا فهما يطيران متقاربان لهذه الدرجة و يتناوران و صديقنا لا يطلق |
Bölgede uçuyorlar, efendim. Galactica bizi kurtarmadan önce birlik indirebilirler. | Open Subtitles | انهم يطيرون بالجوار ياسيدي ..ربما يهبطوا بقوات |
Bir çift denizkırlangıcı birbirine yakın uçuyorlar resifin üstünde adaya doğru. | Open Subtitles | زوج من خطاف البحر يطيرون مع بعض فوق جزيرة على الشعاب المرجانية. |
Düz bir çizgide kendi güvercinliklerine doğru uçuyorlar. | Open Subtitles | لا. إنهُم يطيرون فى خطِاً مُستقيم إلى غيَّتِهِم. |
Ama kuralı nereden bilecekler ki? uçuyorlar işte. | Open Subtitles | ولكنهم لا يعرفون ذلك، لذا يطيرون على أي حال |
Savaş hızında uçuyorlar. | Open Subtitles | أنهم يطيرون بسرعة تعادل السرعه المطلوبه في الحرب |
Bu fotoğrafta 4 kişilik bir skydive görüyorsunuz, 4 kişi birlikte uçuyorlar, solda da kameramanın uçuşu görülüyor kamera kafasındaki kasta monte edilmiş bu şekilde tüm atlayışı hem film kaydı hem de hakemlik için kaydedebiliyor. | TED | في هذه الصورة ترون هناك أربعه طرق للتحليق أربعة أشخاص يطيرون سوياً وعلى اليسار هناك طائرالتصوير بكميرا مركبة على خوذته ليتمكن من تصوير كامل القفزة للفلم نفسه ، وللتقييم |
Bak, Danny, kazlar. Sürüler halinde kuzeye uçuyorlar. | Open Subtitles | إنظر يا دانى ، الأوز شلات خيوط منهم تطير شمالا |
Aptal değilim. O mekikler New Jersey'in üstünden uçuyorlar. | Open Subtitles | أنا لستُ أحمق هذه المركبات تطير فوق نيوجيرسي |
Çünkü kuşlar geride bıraktıkları bir şey için eve geri uçuyorlar. | Open Subtitles | لأن الطيور تطير للمنزل من أجل الطيور التى تركوها خَلفَهُم. |
Ve her akşam o 241 kilometreyi geri uçuyorlar. | TED | وفي كل مساء تطير 150 ميلاً لكي تعود |
Kuşlar yıldızlara uçuyorlar, sanırım? | Open Subtitles | الطيور تحلق إلى النجوم كما أعتقد أليس كذلك؟ |
Bir baloncuğun içinde uçuyorlar. Başka bir alemdeler. | Open Subtitles | إنهما يعيشان في فقاعة أوهام لعينة تحلق في الهواء |
Ve şimdi bunca yıl sonra hala başımızın üzerinde uçuyorlar. | Open Subtitles | والآن؛ ها هي؛ بعد كل هذه السنوات ؛ تحلق فوق رؤوسنا |
O ve yaşlı hanımı, yarın evli turist bir çift edasında Miami'den uçuyorlar. | Open Subtitles | هو وزوجته يطيران من "ميامي" يتظاهران كسائحين متزوجين. |
Neden eve doğru uçuyorlar? | Open Subtitles | لمَ يحلّقون لداخل البيت؟ |
Savaşa uçuyorlar. | Open Subtitles | يطيرن للحرب. |