Bizi CTU'ya götürmesi için ulaşımı ayarladım. | Open Subtitles | لقد رتبت وسيلة النقل لنعود إلى الوحدة |
Araba hırsızı ulaşımı sağlar. | Open Subtitles | سارق السيارات قام بتوفير وسيلة النقل |
İyi haber, olay mahallini bulduk, kötü haber ise, bu 3 kilometrekarelik vahşi alan kara yolu ile ulaşımı olmayan bir yer içerisinde. | Open Subtitles | حسناً، الخبر السار أنّ لدينا مسرح الجريمة. والخبر السيء أنّه في مجال ميلين مُربّعين من البريّة النائية مع عدم وجود وُصول عن طريق برّي. |
Bu yüzden Tanner'e yakın biri olmalı işine ulaşımı olan biri. | Open Subtitles | إذن لابدّ أنّه كان شخص قريب من (تانر) مع صلاحيّة وُصول إلى عمله. |