o noktaya geldiğimizde, dalgalara ulaşabilmek için buz kütlelerini kenara itiyorduk. | TED | وبمجرد أن وصلنا هنالك، كان علينا أن ندفع كتل الجليد هذه في محاولة للوصول إلى الأمواج. |
Dikkatimize çarptı ki, bazı uşaklara gizlice çocuğa ulaşabilmek için rüşvet veriyormuşsunuz bay Beethoven'ın buna izin vermediğini bildiğiniz halde... | Open Subtitles | لقد بلغنا أنك كنتِ ... ترشين الخدم للوصول إلى إبنك بالسر بينما أنت تعلمين أن ... السيد بيتهوفين لن يسمح |
Tanrı senin başına gelenleri, dünyada milyonlarca insana daha ulaşabilmek için kanıt olarak kullanacak. | Open Subtitles | الله بنفسه سيستخدم ما حصل لك كشهادة وبرهان ليصل للملايين حول العالم |
Herkül'ün Geryon'a ulaşabilmek için Akdeniz'in sınırlarını aşmak, | Open Subtitles | كي يصل إلى (جيريون) يجب على هرقل) أن يبحر إلى ما هو أبعد من البحر المتوسط) |
Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Ona ulaşabilmek için kamyonumun üzerine doğru tırmandım. | Open Subtitles | لم أر اي شيء كهذا وكان علي التسلق على سقف شاحنتي لأصل أليه |
Amcasına ulaşabilmek için Aayan'ın arkasına saklanacağız. | Open Subtitles | سوف نختبئ بالضبط وراء (آيان) طوال الطريق عودة إلى عمّه |
- Gavin... Şu kadarına ulaşabilmek için bombok şeylere katlandım. | Open Subtitles | الأمور التي اظطررت لفعلها للوصول لهذا هي مريعة |
Üstelik kolayca ulaşabilmek için başucunda tutuyor. | Open Subtitles | وتعلقها دائماً عند حافة الفراش حيثما تستطيع الوصول إليها بسهولة |
Oraya ulaşabilmek için ilk olarak otomatik silah sistemlerini aşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | للوصول إلى هناك، علينا في البداية إرجاع الأسلحة الآلية إلى ما كانت عليه. |
Ben karıncayiyenim ve kehanete göre, oraya ulaşabilmek için yardıma ihtiyacınız olacağı söylendi. | Open Subtitles | - بل أنا الايكيدنا - وتقول النبوءة أنكم تحتاجون المساعدة للوصول إلى هناك |
- İstediğiniz kontenjana ulaşabilmek için birkaç bin Fransız uyruklu Yahudi'yi de tahliye etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | للوصول إلى حصة التي عينتها، سنضطر لتجريد بضعة آلاف من الجنسية الفرنسية. |
Birlikteyken her zaman geri dönebilirdi, senin arabanın bagajında ulaşabilmek için her zaman şansı vardı ve sonra sorumu cevaplaman gerekecek | Open Subtitles | إذاً فكري جيداً للوقت الذي كنت معها عندما وجدت الفرصة للوصول إلى صندوق سيارتك ثم أريد منك الإجابة عن سؤالي |
Miskine ulaşabilmek için köstebekleri takip etmeliyiz. | Open Subtitles | علينا اللحاق بالخلدة للوصول إلى حيوان الكسلان |
Ayrıca oğlumun, hiç tanımadığımız bir gezegene ulaşabilmek için ömrünün yarısını bir gemide geçirmesi fikri hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أيضاً،أنا لا أحُب فكرة إبني يقضي نصفَ حياتهِ في سفينة للوصول إلى كوكب لانعرفه |
Bana ulaşabilmek için de sizi kullanıyor. | Open Subtitles | يستغلك أنت ليصل إلي |
Sanırım Flyte'a ulaşabilmek için bize ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | إنه يحتاجنا... ليصل لـ (فلايت). |
Onlara ulaşabilmek için bir düzine tel kafesi parçaladı. | Open Subtitles | -لقد مضغ جميع الأقفصة كي يصل لهم. |
Geçmişte, doğru sonuca ulaşabilmek için .birkaç acımasız seçim yapmam gerekti. | Open Subtitles | كانَ عليّ أن ألتجيء لبعض الخيارات الوحشية بالماضي ، لأصل للنتيجة المطلوبة. |
Gates'e girebilmek, sana, ailene ulaşabilmek için onu kullandım. | Open Subtitles | لقد استغليته لأدخل الى البوابات لأصل إليك لعائلتك |
Amcasına ulaşabilmek için Aayan'ın arkasına saklanacağız. | Open Subtitles | سوف نختبئ بالضبط وراء (آيان) طوال الطريق عودة إلى عمّه |
Şu kadarına ulaşabilmek için bombok şeylere katlandım. | Open Subtitles | الأمور التي اظطررت لفعلها للوصول لهذا هي مريعة |
Üstelik kolayca ulaşabilmek için başucunda tutuyor. | Open Subtitles | وتعلقها دائماً عند حافة الفراش حيثما تستطيع الوصول إليها بسهولة |