Kontes, dünyanın her yerini dolaşıp karanlık yerlerde özgürce avlanıyor günün birinde tekrar gün ışığına çıkabilmeyi umut ediyordu. | Open Subtitles | أمرها أن تهرب لتتصيد في العالم في أركانه المظلمة أملا في أنها ستستطيع يوما ما أن تسير بالشمس |
Kontes, dünyanın her yerini dolaşıp karanlık yerlerde özgürce avlanıyor günün birinde tekrar gün ışığına çıkabilmeyi umut ediyordu. | Open Subtitles | أمرها أن تهرب لتتصيد في العالم في أركانه المظلمة أملا في أنها ستستطيع يوما ما أن تسير بالشمس |
Kontes, dünyanın her yerini dolaşıp karanlık yerlerde özgürce avlanıyor günün birinde tekrar gün ışığına çıkabilmeyi umut ediyordu. | Open Subtitles | أمرها أن تهرب لتتصيد في العالم في أركانه المظلمة أملا في أنها ستستطيع يوما ما أن تسير بالشمس |
Charlotte o kellerden birinin kendi keli olmasını umut ediyordu. | Open Subtitles | كانت (تشارلت) تتمنى بأن احد الصُلع كان الأصلع الخاص بها |
Ve joy, öfke hastalığı için bir tedavi bulmayı umut ediyordu. | Open Subtitles | و (جوي) كانت تتمنى بأن تحصل على الدواء من أجل مرض الغضب |
Buna çok içerleyen John, Richard'ın başına bir felaket gelmesini böylece Norman aristokratların yardımıyla tahtı ele geçirmeyi umut ediyordu. | Open Subtitles | (جون) المستاء بشكل مرير تمنى أن تحل لـ(ريتشارد) بعضًا من الكارثة |
Yakında onunla olmayı umut ediyordu. | Open Subtitles | هو تمنى أن يكون معها قريبا |