Hala mücadele ediyorlar. Hala 1500 gümüş dolarlık büyük ödülü almayı umut ediyorlar. | Open Subtitles | مازالوا يناضلون، مازالوا يأملون للفوز بالجائزة الكبرى "1500دولار"، |
Yarın tırmanmayı umut ediyorlar. | Open Subtitles | يأملون بإكمال تسلّقه باليوم التالي |
Katherine Moore'un durumu ciddiyetini koruyor. Doktorlar tedbirli ama iyileşeceğini umut ediyorlar. | Open Subtitles | الاطباء حذرين للغايه و يأملون شفائها |
'Bir kaç doktor, etrafımda beni kurtarmak için umut ediyorlar? ' | Open Subtitles | وبعض الاطباء اللذين يأملون انقاذي |
Bilim insanları kök hücreleri kullanarak vücudumuzun kendi organlarının yine kendi organlarıyla yenilenebilmesinin mümkün olduğu çok özel bir tür kişiye özel tıp alanı yaratabileceklerini umut ediyorlar. | TED | يأمل العلماء أن يصبح بالإمكان استعمال الخلايا الجذعية لصنع نوع مخصص جداً من الأدوية والتي باستخدامها يمكننا استبدال أعضاء جسمك بـ ... أعضاء جسمك نفسه . |
Bilim insanları daha fazla araştırma ile, sadece sizin vücudunuza özel olan kişiye özel tedaviyi geliştirmekle kalmayıp vücudun hem sağlıklı olduğunda, hem de sağlıklı değilken nasıl çalıştığını çok daha iyi anlayacaklarını umut ediyorlar. | TED | يأمل العلماء أنه وبالمزيد من الأبحاث يمكنهم وبالإضافة إلى تطوير أدوية مخصصة والتي تكون مخصصة لجسدك ولكن يمكنهم أيضاً أن يفهموا بشكل أفضل كيفية عمل جسدك ، في كلتا الحالتين : عندما يكون صحيحاً وعندما لا يكون كذلك . |
Bacagini kurtarabilmeyi umut ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يأملون في إمكانية إنقاذ ساقه |
Bacağını kurtarabilmeyi umut ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يأملون في إمكانية إنقاذ ساقه |
Doğru karar vermemizi umut ediyorlar. | Open Subtitles | هم يأملون أن ننجزها |