- ben umutsuz vakayım - hayır sadece asanı çok fazla sallıyorsun. | Open Subtitles | انا يائس انت فقط تلوح عصاك اكثر مما يجب , جرب هكذا |
Tek gördüğüm kızını kurtarmak için yalan söyleyen umutsuz, acınası bir adam. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أراه.. هو رجل يائس ومثير للشفقة، يكذب لينقذ ابنته |
Shannen Doherty elime özgeçmişini tutuşturduğundan beri bu kadar umutsuz bir garson görmedim. | Open Subtitles | لم أرى نادلة بهذا اليأس منذ أن تراجعت عن ضرب شانين دورتي بالأمس |
Duygularımı bastırmak için çok uğraştım ve... sonucunda umutsuz bir hayata boyun eğdim. | Open Subtitles | حاولت بكل جهدي ان اتجاوز مشاعري وأن اكيف نفسي مع حياتي الهادئة اليائسة |
Ne zaman havlu atar bazen umutsuz vakaların olabileceğini kabul edersiniz? | Open Subtitles | متى ترمي المنشفة, اعترف أنه أحيانا قضية خاسرة هي هكذا فقط |
Şimdi bunun ne kadar umutsuz bir hayal olduğunu görüyorsunuz. | Open Subtitles | لكن ألا تعتقد بأنّ هذا هو فشل ميؤوس منه الآن؟ |
Artan işkenceden dolayı şüphelinin giderek daha umutsuz ve dengesiz hale geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | بسبب التعذيب المتصاعد نحن نعتقد أن هذا الجاني يصبح يائس ومتقلب بشكل متصاعد |
umutsuz ve bu gece paraya ihtiyacı olan biri için bir seçenek olmayacak. | TED | لن يكون خيارًا لشخص يائس وبحاجة إلى المال الليلة. |
Değerli eşyalarını yaşlı bir rehinciye sattıktan sonra gitgide daha da umutsuz hâle gelince, kadını öldürme ve soyma planı yapmaya başlıyor. | TED | ولأنه يائس على نحو متزايد بعد بيع آخر الأشياء الثمينة لديه إلى مرابية مسنة، عزم على خطة لقتلها وسرقتها. |
Bir umut görür gibiyim. ama önlemek istediğimiz kadar umutsuz bir çaba ister. | Open Subtitles | اننى أتلصص على بعض الامل فاننى يائس أن أمنع الامر |
Bu adam umutsuz bir durumu idare etmesini biliyor. Onu onbaşı yap. | Open Subtitles | يعرف كيف يدافع من موقع يائس , إرفعه إلى عريف |
Ama sonra gidişat kötüleşince umutsuz oluruz ve sorarız: | Open Subtitles | لاحقا، عندما الأمور لا تسير على ما يرام شخص ما سيصيبه اليأس ويسأل: ربما أن الرب لا يراقبنا؟ |
Ve en umutsuz anlarımda nihai kaderim konusunda haklı olabilir mi diye düşündüm. | Open Subtitles | و لحظاتي اليائسة و أتساءل إذا كانت محقة بخصوص قدري في نهاية المطاف. |
Dwight, Duke'ün umutsuz vaka olduğunu düşündüğünü biliyorum ama... | Open Subtitles | دوايت ، أنا أعلم أنك تعتقد أن ديوك قضية خاسرة ، ولكن |
Evet, çektiğin bir fırtta seni umutsuz bir bağımlı yapıyor. | Open Subtitles | نعم ، فقط إستنشاق واحد و يجعلك مدمن ميؤوس منه |
Arabayı o şekilde çarpmak için epeyce umutsuz hissetmek gerekir. | Open Subtitles | لا بد أنك كنتَ يائساً حقاً لتحطم سيارتك بهذه الطريقة |
Sadece "bir ailem olması için son umutsuz şansım" gibi birşey. | Open Subtitles | انه فقط شيئا ما مثل اخر فرصة يائسة ليكون لدي عائلة |
Öyleyse tamam oradaki tüm umutsuz insanları tükettik hepsi gürbüz ve sağlıklı ve varlıklı. | Open Subtitles | والذي يكون ذلك المثل الآخر حسنا الناس لم تعد يائسة. حسنا لقد قمنا باستخدام جميع الناس اليائسين هناك |
umutsuz bir çabayla direndi, ama etkisiz hale getirildi. | Open Subtitles | قاوم في يأس لكنه تغلبت عليه عناصر الشرطة |
Sonra umutsuz bir hastalığa yakalandı. | Open Subtitles | ثم أصيب بمرض ميئوس. لم أكن أستطيع زيارته حتى. |
Fin, 3 kısa hafta içinde benim umutsuz saplantımı senden, Talullah'ın annesinden ve şimdi de ta New York'ta James'ten duydu. | Open Subtitles | فين , خلاص ثلاث أسابيع قصيرة سمع عن هوسي اليائس منك ومن والدة تالولا والآن من جيمس طوال الطريق إلى نيويورك |
Yani durumun umutsuz olduğunuz söylemek doğru değil, çünkü eğer çeşitli teknolojileri entegre edersek gerçekten de fark yaratabiliyoruz. | TED | لذا أن نقول أن الأمل مفقود هو ليس بالشئ الصحيح ، لأننا بإستطاعتنا إحداث التغيير إذا دمجتم التقنيات المختلفة. |
Her ne kadar sunumuma daha yeni başlamış olsam da, yapmaya çalıştığım ilk şey değil bu değildi ve biraz umutsuz oluyordum. | TED | ولكن مع ذلك لقد بدات هذا العرض للتو لم يكن هذا الامر الاول الذي حاولت القيام به لقد بدأت اشعر باليأس |
Umarım bu, onu geri kazanmak için gösterdiğin umutsuz bir çaba değildir. | Open Subtitles | اتمنى فقط الا يكون ذلك محاولة بائسة لابقائه فى حياتك |
Öyle görünmeyebilir ama kocam umutsuz bir kadın avcısıdır. | Open Subtitles | هذا مالا يبدو عليه، لكن زوجي ملاحق نساء بائس |