"umuyorduk" - ترجمة من تركي إلى عربي

• كنا نأمل
• نأمل أن
• نامل
• كُنّا نَتمنّى
• كنّا نأمل
• تمنينا
• نتمنى أن
• ونأمل
• نأمل ان
• نحن نأمل
• كنا نتمنى
• كنا نرجو أن يكون
• كنتا نتمنى
• على أمل
• تمنّينا

Geçen gece ne olduğuna dair bir şeyler çıtlatacağını umuyorduk.
كنا نأمل أن تلقي الضوء على ما وقع ليلة أمس

Bize neden onu 2013'te işten çıkardığınızı söylersiniz diye umuyorduk.
كنا نأمل أن تتمكن من إخبارنا لم سرحته في 2013

Biz belki sizin bizim hastalığımıza çare olacak bir şeye sahip olmanızı umuyorduk.
نحنا نامل انو يكون عندك مفتاح اللي بساعدنا لنتخطى مرضنا

Bunu sizin söylemenizi umuyorduk.
نحن كُنّا نَتمنّى بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تُخبرَنا.

Senin yanında çalışırız diye umuyorduk.
حسناً، كنّا نأمل أنّنا سنعمل على حسابكَ.

Hamamböceklerini öldüreceklerini umuyorduk.
لقد تمنينا ان نجعل الصراصير تنقرض

umuyorduk ki bir çeşit şeytani, örümceksi yürüyüş yöntemi olacak ama görüyoruz ki, ilerlemek için çok aksak bir yol geliştirdi.
كنا نأمل أنها ستحصل على مشية عنكبوتيه شريرة ولكن عوضا عن ذلك، أنشئت هذه الطريقة العرجاء للحركة

Biz Botswana'ya uçmayı umuyorduk. Ne kadar erken o kadar iyi.
كنا نأمل السفر إلى بوتسوانا وكلما كان أقرب كان أفضل

- Daha hızlı bir büyüme umuyorduk.
في أقل من سنتين. كنا نأمل أن نرى نمو أسرع.

Sizi yakın bir yerde buluruz diye umuyorduk ama pek de yakın da bulamadık.
كنا نأمل أن نجدكم قريبين منا، لكن ليس هذا القرب.

Bizde bizim aramızda karar verebileceğini umuyorduk.
لقد كُنّا نأمل أن تعالجي لنا أمرٌ مُعيَّن

Ey, şimdi sen takımını kurdun, biz katılmayı umuyorduk.
عرفنا أنك كونت فريقك الخاص نأمل أن ننضم معكَ

Annenizle hep birlikte briç oynarız diye umuyorduk.
انا وامك كنا نامل اقناعك للعب جوله من الجسر

Ayın 11'inde bize katılırsınız diye umuyorduk.
ونحن كُنّا نَتمنّى بأنّك يُمْكِنُ أَنْ تَلتحقَ بنا في الحادي عشرِ.

Seni daha resmi olarak kampanyaya dahil etmeyi umuyorduk.
كنّا نأمل أن نجعلك تشارك في الحملة بشكل رسمي

Selam, seni burada bulmayı umuyorduk.
تمنينا ان تكون هنا

- Geri kalanını da paylaşabilirsiniz. - Durumun oraya gelmeyeceğini umuyorduk.
ربما حينها ستخبرهم بالباقى نتمنى أن لا نصل الى هذا الحد

Giderken arkasında bırakmış olabileceği kişisel bilgi olup olmadığını araştırmamıza izin verirsin diye umuyorduk.
ونأمل أن تدعنا نبحث في الداخل عن أي أغراض شخصية ربما تركها

Sizinle sözleriniz hakkında konuşmayı umuyorduk.
كنا نأمل ان نتحدث اليك بخصوص بعض خطاباتك

Bunu bize Doktor Richards'ın söyleyebileceğini umuyorduk.
نحن نأمل أن يستطيع دكتور ريتشارد إخبارنا

Ziyaretlerin işe yarayacağını umuyorduk ama senin bu davranışların, bunu imkansız hale getiriyor.
كنا نتمنى ان تتحسن الامور عندما قمنا بزيارتك لكن الأمور اصبحت الان مستحيلة

Yine aynı şeyi yaptığını umuyorduk yani acıkınca ortaya çıkacağını.
كنا نرجو أن يكون قام بذلك مجدداً بأنه سيظهر عندما يحس بالجوع

Prototipinizi yem olarak kullanmak üzere bize yönlendireceğinizi umuyorduk. "Bize" mi?
كنتا نتمنى أن تُقريضنا نموذجك هذا لنستخدمه كطُعم.

Uyandığımızda işlerin değişeceğini umuyorduk.
على أمل حينما نستيقظ ستصبح الأمور مختلفة

İlk atom silahımızı beş yıl sonra test etmeyi umuyorduk.
تمنّينا إختبار السلاح الذرّي بعد خمس سنوات من الآن