Biliyorum, asla unutmayacağım bir isim. | Open Subtitles | أعلم , داك إسم لن أنساه أنظر هده هي هناك |
Affınıza sığınıyorum efendim ama bu asla unutmayacağım bir yüz. | Open Subtitles | فائق إحترامي سيدي هذا وجه لن أنساه أبداً |
'Bugün hiç unutmayacağım bir gün olacaktı.' o yüzden biraz meraklandım. | Open Subtitles | لكن "كان ذلك "اليوم الذي لن أنساه هذا كان الشيء الذي أثار فضولي قليلاً |
Bir şey söylemedi. Ama gözlerinde hiç unutmayacağım bir bakış vardı. | Open Subtitles | لم تقل كلمة,و لكن نظرت لى بنظرة لن أنساها |
Hepiniz bana hiç unutmayacağım bir Noel mesajı verdiniz-- | Open Subtitles | لقد علمتموني جميعًا رسالة عيد ميلاد لن أنساها أبدًا |
Annemin anlattığı hiç bir zaman unutmayacağım bir hikâye var. | Open Subtitles | أخبرتني أمي ذات مرة قصة لا أنساها أبداً |
Sonsuza kadar unutmayacağım bir gece olacağına söz verdi. | Open Subtitles | و امراً اخر؟ لقد وعدني بانها ستكون ليلة لن انساها |
Sonsuza kadar unutmayacağım bir gece olacağına söz verdi. | Open Subtitles | لقد وعدني بانه ستكون ليلة لن انساها طوال حياتي |
'Bugün hiç unutmayacağım bir gün olacaktı.' o yüzden biraz meraklandım. | Open Subtitles | لكن "كان ذلك "اليوم الذي لن أنساه هذا كان الشيء الذي أثار فضولي قليلاً |
Ve bana dönüp asla unutmayacağım bir şey söyledi. | Open Subtitles | فإستدار و قال لى شيئا لن أنساه أبدا |
Asla unutmayacağım bir şey var. | Open Subtitles | حسناً، هناكَ شيءٌ واحد لن أنساه |
M'sieur, bugün unutmayacağım bir gün. | Open Subtitles | سيدي ، هذا يوم لا يمكنني أن أنساه |
Bu hiç unutmayacağım bir şey oldu. | Open Subtitles | هذا سوف يكون شيئاً لن أنساه أبداً |
Gel buraya kızım! Canım benim. Sevgili prenses, bu benim hiç unutmayacağım bir an. | Open Subtitles | هلّمي يافتاة! ياعزيزتي الأميرة، هذه لحظة لن أنساها أبدًا |
Bu, asla unutmayacağım bir görüntü. - Tamam. | Open Subtitles | إنها صورة لن أنساها |