Belki taksi parasını ödeyemeyince utancından ölmüştür. | Open Subtitles | ربّما مات بسبب الإحراج لأنه لم يستطع دفع الأجرة. |
sanırım bu iyi eminim hayatında geriye dönüp bakınca utancından kıpkırmızı olduğun bazı zaman dilimleri vardır. | Open Subtitles | بالتأكيد يجب أن يكون لديك فترة زمنية في حياتك التي تنظر إليها وترتعش من الإحراج |
Biraz utancından biraz da cezasından kaçmak için. | Open Subtitles | جزئيًا هربت من العار جزئيًا للهرب من العقاب. |
utancından öne eğilsin başın, işte böyle. Herpeto-ezik seni. | Open Subtitles | نكس رأسك من العار أيها الفاشل في علم الزواحف والبرمائيات. |
"utancından yerin dibine girmelisin! O senin akraban oluyor" | Open Subtitles | هل ينبغي أن تغرق من الخزي إنه ذو قرابة بك ، تعرف |
Daha sonra yerde bulmuş ve utancından kimseye söyleyememiş. | Open Subtitles | لاحقاً وجدها على الارض ولانه كان مُحرجاً ، قد اخفى الامر |
Diyorum ki, annen bu kıza karşı davranışını görseydi muhtemelen utancından ölürdü. | Open Subtitles | أقول أنه لو رأتك أمك وأن تعامل هذه الفتاة هكذا .. ـ ربما ماتت من عارك |
Onu önce sahneye çıkartıp sonra kaçakçı olduğunu ispat edersek utancından ülkeyi bile terk edebilir. | Open Subtitles | ونلفت الأنظار حوله ونثبت حينها بإنه تاجّر مُخدرات الإحراج وحده من سيخلص البلاد منه |
Seni çöp gibi attı ve utancından öldü. | Open Subtitles | لقد أسقطته كـ روث ثم سقطت ميته من العار |
Hayatta olsaydı babam utancından ölürdü. | Open Subtitles | أبي ، إن كان حياً ، لمات من العار |
utancından ağlayacak kardeşimiz, biricik kız kardeşimiz. | Open Subtitles | ستبكى من العار هذة اختنا اختنا الوحيدة |
utancından kafasını sağa sola kaçıştırıyordu. | Open Subtitles | تجنب نظرات الخزي المشينة. |
Yahuda, ihanetinden sonra utancından kendini asacak ahlaka sahipti. | Open Subtitles | (يهوذا) كان يملك من النزاهة ما يكفي لشنق نفسه من فرط الخزي بسبب خيانته |
Daha sonra yerde bulmuş ve utancından kimseye söyleyememiş. | Open Subtitles | لاحقاً وجدها على الارض ولانه كان مُحرجاً ، قد اخفى الامر |