| Kapıya doğru koştum ama ne söyleyeceğimi bilmiyordum. utanmıştım ve kafam karışmıştı. | Open Subtitles | وركظت نحو الباب، أنا لم أعرف ما أقول، أنا كنت محرجاً ومربكاً |
| Fakat onlardan birinde 911'i yanlışlıkla aradım fakat bunu kabul edemeyecek kadar çok utanmıştım böylece evi ateşe verdim. | Open Subtitles | ولكنني كنت محرجاً أكثر من أن أعترف بذلك، فأحرقت البيت |
| O gün babam üniformasını giyip beni okula bıraktığı için utanmıştım | Open Subtitles | , لقد كنت محرجة لأن والدي لَبِسَ تلك البذلة . و قام بانزالي أمام المدرسة ذلك اليوم |
| Kulağa garip gelecek, ama gerçekten çok utanmıştım. | Open Subtitles | انة نوعا ما غريب ولكنى فعلا محرجة |
| Mahcuptum ve utanmıştım. | Open Subtitles | لقد شعرت بالعار وقد كنت محرجا للغاية |
| Aslına bakarsan, ben de en başta biraz utanmıştım. | Open Subtitles | لأكون صريحاً فقد شعرت بالحرج فى البداية أيضاً |
| Baskılar ile baş edemezdim, utanmıştım. | Open Subtitles | شعرت بالخجل لأنني لا أستطيع التعامل مع الضغوط |
| Bizimkilere söylemedim çünkü çok utanmıştım. | Open Subtitles | و لم أود أن أقول شيئاً للآخرين لأني كنت محرجاً |
| Ben de utanmıştım, çağırdığında ne diyeceğimi bilememiştim. | Open Subtitles | حسناً و أنا كنت محرجاً لأنني لم أعلم بماذا أجيب على دعوتك |
| Kendi gözlerimle gördüm. O kadar utanmıştım ki neredeyse evden kovacaktım. | Open Subtitles | لقد رأيته.وكنت محرجاً جداً لقد صُدمت. |
| Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sanırım utanmıştım. | Open Subtitles | لم أعلم ماذا كنت سأقول أظنني كنت محرجاً |
| Hayır, seni arayacaktım ama çok utanmıştım. | Open Subtitles | لا، كنت سأتصل بك، لكني كنت محرجاً جداً |
| Özür dilerim sana yalan söledim. utanmıştım. | Open Subtitles | آسفة على كذبي عليك لقد كنت محرجة |
| Çünkü, bilmiyorum, utanmıştım. | Open Subtitles | لأنني لا أعلم. لأنني كنت محرجة. |
| utanmıştım, o yüzden seni geri aramadım. | Open Subtitles | لقد كنت محرجة لذلك لم أعاود الاتصال |
| Çok utanmıştım. | Open Subtitles | كان ذلك شيئا محرجا .. |
| Sadece aptalca bir kostüm giydiğim için utanmıştım ve senin de aptalca bulacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بالحرج فقط لأنه كان لدي زي قديم ...و أنا ظننت بأنك سوف تعتقد بأنها قديمة ، و أنا |
| -Bilmediğim için utanmıştım. -Manderley güzeldir. | Open Subtitles | شعرت بالخجل لعدم معرِفتى بها ماندرلاى" رائعة" |
| Gerçekti. Sadece gerçeği daha önce itiraf etmeye çok utanmıştım. | Open Subtitles | في البدايَة كنت أخجل من الإعتراف بالحقيقَة. |
| Sanırım ilk kez ya da hatırladığım kadarıyla ilk kez o zaman utanmıştım. | Open Subtitles | ، وتلك على الأرجح المرة الأولى أو على الأقل المرة الأولى التي أتذكرها أشعر بالخزي |
| utanmıştım, her şeyden. | Open Subtitles | لقد كنت أشعر بالعار, كل ذلك |
| Ağlamasına neden olduğum için utanmıştım, o hali beni çok utandırmıştı. | Open Subtitles | كنت خجلًا لأنني أبكيتها. أو كنت أشعر بالخجل من أجلها. |
| İşte o an yıkılmıştım. Bu kadar geç fark etmiş olmaktan utanmıştım! | Open Subtitles | والآن فهمت، شعرت بالإحراج من أني استغرقت كل هذا الوقت لكي أدرك |
| Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırmak istedim, çok utanmıştım. | Open Subtitles | أردت إبعاد ناظري بعد اتصال عيون مباشر شعرت بالعار الشديد |