Neden böyle bir şey uydurduğunu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أجهد تفكيري لأفهم لماذا تختلق هذه الحجة. |
Neden böyle bir şey uydurduğunu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أجهد تفكيري لأفهم لماذا تختلق هذه الحجة. |
Pekala, gidebiliriz sırf, uydurduğunu kanıtlamak için. | Open Subtitles | حسنا, سنذهب فقط لنثبت انه يختلق كل هذا الامر |
Ne hikâye ama! Bunları uydurduğunu söyleme bana. | Open Subtitles | يا لها من قصة لا تخبريني أنك اختلقت تلك القصة |
Anne bu kadının deli olduğunu, her şeyi uydurduğunu söyle. | Open Subtitles | امي، اخبريني أن هذه السيدة مجنونة وأنها قد ألفت هذه القصة |
Ve İsa'nın söyledikleri... Tek kelimesini bile uydurduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | و كل ما قاله المسيح لا أعتقد بأنه إختلق أي حرف منه |
Bana her şeyi uydurduğunu söyle. Lütfen söyle. | Open Subtitles | أخبريني بأنَك إختلقت كل هذا هيَا، أخبريني |
Seni partide düşündüm, ...insanların sana benim nerde olduğumu sorduğunu, ve senin bahaneler uydurduğunu. | Open Subtitles | ظللت افكر بك في الحفلة والناس يسألونك اين انا وانت تقومين باختلاق الاعذار |
- Bulgularını geri çekmeni istiyorlar. - Her şeyi uydurduğunu söylemeni istiyorlar. | Open Subtitles | ـ يريدونك أن تتراجع عن نتائجك ـ يريدونك أن تقول إنّك لفقت كل هذا |
Bazen bunları uydurduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | في بعض الأحيان أظن أنكِ تختلقين هذه الأمور فقط. |
Hâlâ Bayan Paradine'in bir hikâye uydurduğunu iddia ediyor musunuz? | Open Subtitles | هل مازلت تدّعى, ان السيدة بارادين قد اخترعت رواية وهمية |
Yani uydurduğunu biliyordu? | Open Subtitles | إذاً لقد علِم بأنك كنت تختلق هذه الكذبة؟ |
Bunları uydurduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتظن أنها تختلق هذا؟ لقد كانت خائفة يا رجل. |
Adamın uydurduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنه يختلق الأمر كله، لذا أنا... |
Çünkü annesi uydurduğunu sanmış. | Open Subtitles | لأنّ أمّه ظنت أنّه يختلق الأمر. |
Annen hakkındaki o hikâyeyi neden uydurduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أعلم لمَ اختلقت تلك القصّة الزائفة عن أمك. |
Bana onun bunu uydurduğunu mu söyleyeceksin... Ali'nin hamile olduğunu. | Open Subtitles | هل ستخبرينني أنها ألفت ذلك بأن آليسون حامل ؟ |
En azından onun da alt tarafı insan olduğunu ve bizi korkutmak için öyle şeyleri uydurduğunu anlayana dek. | Open Subtitles | على الأقل حتى أدركنا أنه كان فقط إنسان وهو إختلق هذه الأشياء من هذا القبيل فقط لإخافتنا |
Hayalet hikayesini beni tuzağa düşürmek için uydurduğunu sandım. Sonra buna inandığını fark ettim. | Open Subtitles | إعتقد بأنّك إختلقت كل شيء عن الشبح لإيقاعي في فخ متقن |
Seni partide düşündüm, ...insanların sana benim nerde olduğumu sorduğunu, ve senin bahaneler uydurduğunu. | Open Subtitles | ظللت افكر بك في الحفلة والناس يسألونك اين انا وانت تقومين باختلاق الاعذار |
Biliyor musun, bütün bu sabotaj saçmalığını birlikte Nanjing'de bulunduğumuz süre boyunca peşime taktığın o gizemli kız gerçeğini gizlemek için uydurduğunu düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | لا أنا فعلا أعتقد أنك لفقت قصة تخريبى السخيفة لطائرتك كنوع من الدفاع لا خفاء حقيقة الفتاه الغامضة التى كنتتركضخلفهاطوالالوقتودفعتكللسجن. |
Hayır. Bunu senin uydurduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | كلاّ لا أظنكِ تختلقين ذلك |
Hep Kurabiye Adam'ı uydurduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | لقد اعتقدت دائما انك اخترعت " رجل البسكويت " من مخيلتك |
uydurduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | بماذا تفكر ؟ هى أختلقت الأمر ؟ لأن هذا صحيح. |
Tanrım, uydurduğunu biliyordum. Ama yine de aklımda kaldı. | Open Subtitles | أوه، يا إلهي كنت أعلم بأنّه قام باختلاقها ولكنّها ساعدتني على تذكر اسمه |